KORONA DESTANI
1
açıldı oyun kâğıdı gibi korona kartı
bir de tarih düşürdü kargacık burgacık
zar zor okunuyor iki bin yirmi martı
sen git buralardan sevdalı martı
sen git buralardan uzak sulara doğru
kör olası açlıktan kırılacak sanki memleket
ömründe aptallığına doymuyor insanoğlu
ekmek makarna bulabilene aşk olsun
sen git buralardan sevdalı martı
açıldı oyun kâğıdı gibi korona kartı
insanlık dersinden sınıfta kaldık
dolanıyor sokaklarda yersiz yurtsuz
her köşede bir işsizi bir yoksulu vuruyor
belki allı morlu gülleri de kurutur umutla açan
şimdi artık bir kitap adı 'kırk haramiler' şam'da
haramileri yazıp çizenlerse yatıyor yahu damda
kimleri koruyor karışık bir bilmece doğrusu
dolanıyor sokaklarda yersiz yurtsuz
açıldı oyun kâğıdı gibi korona kartı
yine yoksulun sırtında bu işin kahrı
eli kırbaçsız, beli kılıçsız bir masal devi
işte bir masal devi dünyayı sarsıyor derinden
yüreğimizi dağlıyor yerlere serdiği binlerce ölü
bir kere bile öpemiyoruz ölülerimizi gömerken
gökten mi indi yerden mi çıktı bu yaban dölü
biber gazı mermi bomba hiçbiri kâr etmiyor
eli kırbaçsız beli kılıçsız bir masal devi
hey koca tanrı, hey koca tanrı
söz anlamıyor şu korona canavarı
yiğitsen bu canavara yiğitliğini göster
şöyle kulağını büküver gayrı
2
bütün yeryüzü tanrılarından büyüktür
şimdi güler misin ağlar mısın be kardeşim
bir beyaz önlüklü görse korkudan ölür
bütün yeryüzü tanrılarından büyüktür
bilmem cambaz mı desem, hokkabaz mı
elsiz ayaksız, topsuz tüfeksiz dolanır durur
dolanır durur gece gündüz kalabalıkların içinde
bir de bakarsın koynumuzda usluca uyur
oysa dikbaşlıdır ne fetva dinler ne ferman
şahlara padişahlara hep meydan okur
bütün yeryüzü tanrılarından büyüktür
korku üstüne korku salıyor insanoğluna
haydi başkan efendi yiğitsen yüzüne tükür
dünyayı kasıp kavuruyor domuz korona
şimdi halkın sırtına dağ gibi yüktür
kim dur diyecek bilmem ki ona
yedi iklim dört bucakta dumanı
ölet olur gölet olur yüreklere dökülür
belki yüzyılın hiç görülmedik düşmanı
bu kavganın kahramanı beyaz önlüklüler
aklın yolunu gösterenler de işin kaptanı
bir de sabır taşları evlerde göğüs geren
şimdi birlikte karşı durma zamanı
tanrılardan büyükse de büyüktür
haydi salla gitsin, haydi salla gitsin
şöyle okkalı, dokunaklı bir küfür
şu zulüm bitsin, şu zulüm bitsin
haydi salla gitsin, haydi salla gitsin
şu zulüm bitsin, şu zulüm bitsin
3
tuhaf yaratıktır şu insanoğlu
başını bin kere vursa da taştan taşa
ne yer ne de gök yarılır baştan başa
bir kere olsun, şöyle bir kere olsun
doymuyor aptallığına doğrusu
tuhaf yaratıktır şu insanoğlu
kuşatmış hayatımızı dört bir yandan
nedir bilmem ki bu kahrolası oyunun adı
ben yeryüzüne geldim geleli kavga ediyoruz
hep kan ter içindedir çarkı döndürenler
açlığı, yoksulluğu boynumuza doladı
üstüne bir de korona diye yedi bela yolladı
iki kurşun sıkasım gelir şöyle iki kurşun
nedir bilmem ki bu oyunun adı
eski taş plaklar koyarım gramofona
belki yumuşar, yola gelir diye biraz
kulak asmaz ne domuzdur korona
işte gelmiş geçmiş en tuhaf darbeci
el koydu hayatımıza hiç yasak getirmeden
bunu da gördü iki bin yirmide insanoğlu
işsizlik pahalılık alıp yürümüştü zaten
şimdi bir de bankalar, faturalar bindi üstüne
bunlar da ne fetva dinliyor ne koronavirüs
kimi de yalan dolan masal okuyor boyuna
doğrusu akıl fikir ermiyor bu oyuna
eski taş plaklar koydum gramofona
nedir bilmem ki bu kahrolası oyunun adı
bizden uzak dursun domuz korona
ben mehmet halil oğlu necati
öyle pek yoktur adımız sanımız
göçmeden dünyadan bitiversin gayri
yüreğimden koptu destanımız
NECATİ YILDIRIM
Nisan 2020