YOLU MUĞLA'YA DÜŞEN ÖĞRETMEN (3)


Yaşar Kemal, Refik Erduran, Fakir Baykurt yazıyordu... Doğan Özgüden, Kemal Sülker, Mehmed Kemal yazıyordu... Abidin Dino, Memet Fuat, Fethi Naci yazıyordu... Mahmut Makal, Onat Kutlar, Ferruh Doğan yazıyordu... Selahattin Hilav, İdris Küçükömer, Rauf Mutluay, Hüseyin Baş yazıyordu.  Böylece yazarların, gazetecilerin ağır topları bu haftalık derginin çevresinde toplanmışlardı. Merak ettim, Ant'ın künyesine baktım. Künyesinde şu bilgiler yer alıyordu: Haftalık Siyasi Dergi. Kurucuları: Yaşar Kemal, Fethi Naci, Doğan Özgüden. Sahibi ve yazı işleri müdürü: Doğan Özgüden.  

            Bu arada "Niçin Ant?" adlı başyazıyı hemen okumaya koyuldum. Okudum, okudum, sonra Doğan Özgüden'in başyazısı şöyle bitiyordu:

            O, sömürücülüğe karşı ant'tır.

            O, sosyal adalet için ant'tır.

            O, emperyalizme karşı ant'tır.

            O, bağımsızlık için ant'tır.

            Usta gazeteci Nadir Nadi'nin "Pusudaki Faşizme Karşı Uyanık Olmalıyız" başlıklı yazısı ilgimi çekti. O yazıyı ders çalışır gibi okudum. Sonundaki uyarıya iyice kulak verdim: "Pusuda fırsat kollayan faşizme karşı bütün ilerici aydınlar, el ele daima uyanık olmalıdırlar."

            Fakir Baykurt'un öğretmen sorunlarını ele alan yazısını da okurken şu satırların altını çizdim: "Sultan Hamit, vali ya da mutasarrıf olarak sürerdi. Şimdikiler göze batanları maaşsız bırakmaktan sadistçe bir tat alıyorlar. Çok kere savunmasını bile sormuyorlar sürdükleri öğretmenin..." Büyük örgütçü, usta yazar Fakir Baykurt iktidara meydan okuyordu: "El mi yaman, bey mi yaman, göstereceğiz. Şimdiki adaletsizliği on katına çıkararak gelsinler üstümüze, eğilmeyeceğiz."

            Ya Yaşar Kemal'in yazısı?.. Onu da bir solukta okudum: "Dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir. Her milletin kültürü o bahçede bir çiçek, bir renktir. Bu bin çiçekli bahçeden bir rengin, bir kokunun, bir çiçeğin yok olması büyük insanlığın işine gelmez. Dünyamızdan bir tat, bir renk yok olur..." Usta yazar Yaşar Kemal'in yazısı şöyle bitiyordu: "Hiçbir insan hiçbir insanı sömürmesin, savaş bunun içindir. Hiçbir millet hiçbir milleti sömürmesin, savaş bunun içindir. Hiçbir milletin kültürü, öteki milletin kültürünü ezmesin, yok etmesin, savaş bunun içindir."

            Evet, Ant dergisi bin bir çiçekli bir dergiydi gerçekten. Bütün usta kalemler dergide yer almış, büyük bir kavgaya durmuşlardı. Ben de hiçbir sayısını kaçırmaz, her sayısını merakla okurdum. Bütün sayılarını biriktirdim. Sonra da özenle ciltlettirdim, o ciltleri de gözüm gibi korudum. Belki bilirsiniz, "kedinin eniğini taşıdığı gibi" diye bir söz vardır. Yavrularını güvenli bir yere taşıyan ana kedi gibi ben de 12 Mart'ta, 12  Eylül'de Ant dergilerini oradan oraya taşıdım durdum. Onları bir kazaya uğratmadan günümüze dek getirdim.

            Okumak insanın ufkunu açıyor, dünyaya bakışını değiştiriyordu. 1960'ların ortalarında Hasan İzzettin Dinamo'nun Kutsal İsyan adlı sekiz ciltlik dev yapıtı yayımlanmıştı. O kitaplar elimden düşmüyordu. Her cildini soluk almadan merakla okuyordum. O zamanlar bir de Mehmet Ali Aybar'ın Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm adlı tuğla gibi bir kitabı çıkmıştı. Onu da hemen aldım. Bir gün kentin ortasındaki Aziz'in Çay Bahçesi'nde oturmuş, Aybar'ın kitabını okuyordum. Bir öğretmen arkadaş geldi yanıma. Şöyle baktı, baktı da güldü bana: "Böyle kitapları okuma kardeşim." dedi. "Yoksa seni Alaşehir'den uçururlar..."

YAZARIN DİĞER YAZILARI