İKİ YILDA TAM '28 KADIN' DÜŞEREK ÖLDÜ !?

 

Hemen hemen hepsi genç kız veya orta yaştaki kadınlar!.. Ne gariptir ki, bu kadınlar yükseklerden düşüp öldüklerinde, ya da -öldürüldüklerinde- hemen hepsinin yanı başında ya eski-yeni sevgilileri, ya kocaları, ya da boşandıkları eski kocaları bulunuyor!.. Şimdi sizce de, bunca tesadüf biraz fazla değil mi!?

Ben hukukçu değilim, ama ceza hukukunda 'düşerek ölen' insanlar için suç unsuru sayılmayan veya 'hafifletici sebepler' filân var galiba? Yoksa bu kadar peş peşe ölüm olayları mı olurdu? En son 'düşerek ölme-öldürme' vakası İstanbul-Beşiktaş'taki ünlü bir otelde meydana geldi!.. Daha bir hafta önce Almanya'dan gelen 'Ebru Cızdan (40) ile Özgür A. (42) çifti otelde kalmaya başladı. Aralarında tartışan çiftten Ebru Cızdan, otelin 7'inci katından düşerek öldü!.. Özgür A., yanındaki kadının intihar ettiğini söyledi ama, yüzündeki kadın tırnak izlerinin izahını yapamadı!.. Yerseniz eğer, 28'inci kadın işte böyle düşerek öldü!..

Sizleri bilemem, ama bana birisi "Şiddet, Acımasızlık, Vicdansızlık, Kabalık ve İlkellik" üzerine bir soru sorsa, benim aklıma ilk gelenler 'Amerikalılar' olur!.. Çünkü bu ülkenin ilk keşfinde ve kuruluşunda bile bunlar var!.. Biliyorsunuz, 1492 yılında Kristof Kolomb bu Kıtayı keşfedince, ilk ayak attığı topraklarda bir sürü yerli Kızılderili'yi ateşli silâhlarıyla öldürmüş, çevreyi öyle tanıyabilmişti!.. El değmemiş bu bâkir ve verimli topraklarda 'Beyaz Irkın' hemen çoğalıp, Kızılderili Yerlilerin elinden bunları almak için, tüm Avrupa ülkelerindeki hapishanelerden 'katilleri, hırsızları, dolandırıcıları, kumarbazları, idamlıkları' toplayıp getirmişler, Amerika'nın ilk kurucu ataları bu suç makinası insanlar olmuşlardı!..

Son yıllarda sık sık duyuyor ve görüyoruz; okullara saldıranlar onlarca öğrenciyi tarayıp-öldürüyor, kafası bozulan bir polis veya subay markettekileri rehin alıyor, vuruyor!.. En ağır ve en çok suikastlar burada yapılıyor!.. En ağır suçlar burada işleniyor!.. Dünyadaki en ölümlü savaşları da yine bu Amerikalılar yapıyorlar!.. Japonya'ya atom bombasını atan da bunlar, Vietnam'da kimyasal silâh kullanan da bunlar, kendi uydurdukları bir yalan uğruna '1 Milyon Iraklı'yı öldürenler de bunlar!..

Bakınız, daha birkaç gün önce ABD'den bir aile dramı haberi geldi: Bir Sörf Okulu sahibi baba Matthew Coleman (40), internetteki 'Komplo Teorileri' etkisinde kalarak, iki küçük çocuğunun vücuduna büyükçe kazıklar saplayarak öldürdü!.. Yakalanan baba; "Ben çocuklarımı, yarın dünyanın başına belâ olacaklarını hissettiğim için öldürdüm!.. Bundan dolayı  pişman da değilim, çünkü ben '7 Milyar' insan hayatını kurtardım!" diyordu. Daha 2 yaşında ve 10 aylık olan bu çocuklara bir baba nasıl böyle kıyabilir!? ABD'li ise yapar!..

Ancak, ülkemizin durumu son yıllarda hiç de iyiye gitmiyor!.. Çocuk ve kadına şiddette, dolandırıcılıkta, hırsızlıkta, güncel hayattaki kavgalardaki istatistikler sürekli yükseliyor!.. "Yol vermedin" diye, "korna çaldın" diye, "yan baktın" diye, "sırayı bozdun" diye, hiç tanımadığımız insanlarla hemen Papaz oluyor, hemen kavgaya tutuşuyor, hatta birbirimizi öldürüyoruz!.. Eee, bunun sonu nereye varacak, nerede duracağız artık biz!? Eskiden bazı büyüklerimiz, bizim 'Küçük Amerika' olma yolunda olduğumuzu gururla söylerlerdi!.. Bu gidişe bir 'Dur!' demezsek eğer, çok yakında 'Büyük Amerika'yı bile gölgede bırakmamız işten bile değildir!..

Sahi ne oldu bize? Hani bizim geçmişten gelen aile geleneklerimiz vardı? Hani Yunus Emre, Hz. Mevlâna, Nasrettin Hoca bizim baş tacımız, yol göstericilerimizdi? Başımıza birer göktaşı, saksı düştü de, Amerikalı baba gibi sapıttık mı yani!?                   Sakin KOŞAR.                

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI