LEVI STRAUSS - JACOP DAVIS
GENÇ kızın üzerindeki; yırtılmış, parçalanmış, dizinin üstü ve altı meydanda Blucin pantolonunun halini, birkaç yıl önce ilk kez gördüğümde, çok şaşırmış arkasından kısa süre bakakalmıştım. Benim gibi, şaşkınlıkla bakan başkaları da vardı. Çünkü “Allahallah ne olmuş bu kızcağıza” diye gayriihtiyari düşünüyorsunuz! Tuhaf bir şeyi ilk kez gören insan, haklı olarak merak eder. Ve yırtık pantolonla çarşıda dolaşan genç hanım için de, pek çok soru akla gelir.
OYSA arkasından baka kaldığınız genç kızımız, hiçbir şeyi umursamadan ve çevresindeki bakışları gaileye almadan, lepiska saçlarını savurarak yürüyordu. Genç hanım yurttaş, gözden kayboluncaya kadar sütre gerisinden izleyenlerle sokaktakiler, birbirlerine bakıyor göz göze geldiğinde kızın durumuna dudak büküyordu ve bunun nasıl yorumlanması gerektiğini bilemiyordu. Çünkü ilk kez bu haliyle genç bir kıza rastlamışlardı, hem de çarşıda! Yoksa kızcağız aklını mı yitirmişti?
MODA tanımı şöyle yapılıyor: “Bayanlar için; kıyafet, makyaj, saç ve ayakkabı ihtiyaçlarının sene içinde halkın beğenisini öne çıkaran ve belirleyen genel ad’a moda” deniyor. Moda; süslenme özentisi ya da değişiklik gereksinimi ile toplum yaşamına giren, geçici yenilik akımı olarak belirtiliyor. Akım da: “Belirli bir süre, bir şeye toplum olarak gösterilen aşırı yaygın düşkünlük” olarak değerlendiriliyor. Kelime kökeni İtalyanca olana moda, tüketici toplumu oluşturmayı pompalıyor!
BAZEN bu akım öyle tuhaflaşıyor ki, şaşırmamak elde değil. Örneğin: Yırtık pırtık kot pantolon giyen, genç bir kızı sizce şık ve zarif gösteren yanı neresidir? Ben bilemiyorum! Hatta moda bu pantolonun daha çok parçalanmışını ki, (Kısa bir süre önce piyasaya sürüldü!) oldukça pahalıya sattırıyor. Böylesine bir akım anlayışını da hatırlatmadan geçmeyeyim. Yakın bir tarihte, İzmir de, 60-65 yaşlarında, ama gönlü genç bir hanım, parçalanmış kot pantolon giymiş ki, görüntü evlere şenlikti(!)
SOKAK ağzında argo bir deyiş vardır: “Hap yap para kap!” diye. Netekim bu deyişin bugün mükemmel işlediği ve çeşitli bitkilerden, hap yapılıp satıldığı, bin bir derde deva olduğu pazarcı kanallarında dillendirilmektedir! Modacılar da, model yaratıp tüketim toplumunu oluşturmakta ve hazırladıkları ürünler için her yeni bir akımla para kazanmaktadır.
ÇEŞİTLİ nedenlerle çeşitli tipte sakal bırakan yüz binlerce genç yurttaşımız, tıraş olmanın külfetinden kurtulmak için sakallı yaşamayı yeğlemektedir. Bu da ayrı bir toplumsal davranış biçimidir. Bu akımları göz önüne alarak,gelecekte; sokağın herhangi bir yerinde, kıyı da, kenar da yırtık ceketli, yırtık pabuçlu ve yamalı pantolon giymiş genç erkek ve kızların varlığına tanık olursak, hiç şaşırmamanız gerekir.(1960’ların Çiçek Çocukları–Hippi gibi!)
BLUE JEANS-Mavi Kot.(Blucin) İlk olarak 1873 yılında maden işçileri için üretilmeye başlamıştır. Blucin pantolonlar, Alman göçmeni Levı Strauss ile Musevi terzi Jacop Davıs’in ortak çalışma ürünü olarak ortaya çıkmıştır. 1950’lere gelindiğinde James Dean gibi ünlü yıldızların blucin giymesi ile bu akım tüm Dünyaya yayılmıştır. Blucin kültürünü Türkiye ye, Yugoslav göçmen Muhteşem Kot isimli kişi, adı sonra “Kot” olan blucinle tanıştıran ilk kişidir.(Alıntı)
ASLINDA blucini ilk olarak Türkler üretmiş, ancak sanayileşemediği için, ihracatla önce Fransızlara, oradan da Amerikalılara kaptırmıştır. Muhteşem Kot ise bundan yıllar sonra, kendi ürünümüz blucini keşfedip Türkiye de “Kot” olarak markalaştırmıştır.(Alıntı) İşte 145 yaşındaki Blucin/ bizdeki adı ile Kot pantolon, modacıların yarattığı akımla bazı gençlerimizin üzerinde görüldüğü gibi parçalanmış şekildedir(!)