“TAKDİR İLE YAZILAN TEDBİR İLE BOZULMAZ”

    “TAKDİR İLE YAZILAN TEDBİR İLE BOZULMAZ”           

YENİ yürürlüğe giren trafik cezaları sürücülerin aklını başından almış, halk deyişi ile: “Ödünü koparmış”Direksiyon çevirenler, “Aman cezalar çok ağır durup dururken hata yapıp yükün altına girmeyelim.” Diye yakınıyor. Bu nedenle yeni kurallar hemen bellenmiş. Örneğin: Yeşil ışık yandığında karşıdan karşıya geçen varsa, “Zınk” diye duruyor(!) Yaya geçtikten sonra ve hala yaya için(Yeşil) yanarken geçiveriyor! (Böylesi de ilk kez görülüyor.) Telefonla konuşmaya gelince, o iş artık bitmiş. Sağa çekiyor, konuşuyor bitince yola devam ediyor.(Tabii inanırsanız.) Düne kadar kurala saygılı otomobil sürücüsü çok azdı. Artık sosyal yaşamımızda; demokrasiye, kurallara, insan haklarına saygıda kusur etmemekte, Batıyı geçmişiz(!) (Tebessüm ettiğinizi, görür gibiyim.)  

 KENDİ kendime; “Ne oldu da, birden bire bu denli kuralcı olduk? Yürürlüğe giren para cezaları bu kadar mı ürkütücü” diye sormak geliyor içimden. Çünkü insan karşıdan karşıya geçerken kendini; Londra, Paris veya Lüksemburg caddelerindeymiş gibi hissediyor. Artık geçişler bu kadar rahat (Hiç de öyle değil, dediğinizi tahmin ediyorum.)

 YAKİNEN tanıdığım emekli bir din görevlisi var. Geçenlerde camiden çıkıyordu takıldım, ayaküstü sohbet ederken caminin biraz ilerisinde bir otomobil, o an bir motosikletle çok küçük ve önemsiz bir trafik sorunu yaşadı. İkimiz de o yöne baktık ve hemen: “…hocam, bu memleketin trafik sorunu nasıl hallolacak, sence” Diye sordum, yanıt: “…yeter ki Allah istesin o an hallolur!” Dedi: “Allahaşkına hoca!” Dedim, “Trafik sorununun çözümünü de, mi Allah’a bırakıyoruz? Tanrı insana akıl vermiş fikir vermiş, bu aklı fikri ne zaman kullanacağız? Kurallara uysak, problem çözümlenmez mi?” Deyince: “Allah ne derse o olur. Takdir ile yazılan, tedbir ile bozulmaz!” Diye yanıtladı. Yani: Kaderde varsa ezilmek, neye yarar üzülmek” demeye getirdi! Vay gidi vay, hoca efendiye bak…

 KURALSIZLIKTA çok şükür bir değişiklik yok. Yaya geçitleri aynı hamam aynı tas. Hiçbir araç, “Batı’da ki gibi” yayalara saygı duymuyor, aksine bizde yaya bekliyor, trafik akışı bitince geçiyor. Hatta yeşil ışık yanarken, karşıdan karşıya geçen yaya yoksa: “Madem yaya yok, boşu boşuna bekleyeceğime geçeyim bari…” diyen ve geçen düşünce fukarası sürücü bile var.

 TRAFİK magandaları içinde bazı tipler var ki, parmağında şövalye yüzüğü, kolunda bileziği veya tespihi, boynunda kolyesi, burnunun altında kaytan bıyığı, tuhaf tıraşlı koca bir başı, sol elinde telefonu, sağın’da direksiyonu. Kim ipler yasağu. Sabah, pastırmalı “Sekiz” yumurtalı sabah kahvaltısı, akşam rokalı balıklı rakı masası ve “Lay lay lom” dan başka bir şey düşünemeyen içi boş kafatası. Zevkle dinlediği, dinlerken dört köşe olduğu ve pistte göbek attığı 9/8’lik: “A be kaynana, ne ettin bize”şarkısı. Kim ipler kuralı. “…kural bize ters be, ağbem.” Diyen çift tırnaklı, süt vermeyen büyük baş!

 LACİVERT takım elbise, beyaz gömlek, kırmızı kravat, ağızda sigara, gözünde Ray-Ban gözlük. Altındaki A grubu otomobille yaya geçidinde olsanız bile, yanınızdan geçer gider. Eğer, o an itiraz eder de: “Ne yapıyorsunuz? Biraz dikkat etsenize!” dediğinizi duyarsa, rolünü oynamak için şöyle bir sahne oluşturur… Otomobili o an’da yolun ortasında durdurur. Sonra; kapıyı açar, üstü basık yüksek topuklu, sivri burunlu pabuçlarla, beyaz gömleğin düğmelerini gerdiren haşmetli göbeği ile yaylana yaylana gelir ve: “Niye, arabanın önünden kaçmıyon da, mal gibi bana bakıyon len kırpıntı?” Diye sorar. Yurttaş: “…yaya geçidindeyim, görmüyor musun?” diye diklenince; giyimi kendince şık, kıçı kırık, devasa göbekli sürücü: “Mevta mı olacan len? Başımı belaya mı sokacan? Hadi yürü adamın kafasını bozma!” diye “Dayı”lanır. Ama yaya, cebinden çıkardığı bir şeyi gösterince, bay maganda Güneş görmüş dondurma gibi hafifçe erir ve çiklet gibi yumuşayıverir. Kendine özgü selamı ile birlikte: “Haklısın ağbeycim, kusura bakma, yaptık bir cahillik eyvallah, yol senin buyur” diyerek geri geri gider, arabasına biner ve ortadan kaybolur. (Bu yaz İzmir’deki bir olay an’ından.)

 TOPLUMUN çoğunluğunu oluşturan; demokrasi, medeniyet, insan hakları ve kurallara saygılı yurttaş, tüm bunlardan bihaber şahıslarla; her yerde, her zaman ve hep birlikte, yaşıyor.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI