AKLI BİR KARIŞ HAVADA ÇOCUĞA VERİRSEN SİLAHI

 Doğduğum şehir, yıllar önce; sokakları ıssız, kahveleri insansız, mahalleleri sessiz, 10-12 Bin nüfuslu büyükçe bir kasaba gibiydi. Herkes birbirini tanır, yan yana selamsız geçilmezdi. Yaşlılarımız, çarşıdan eve giderken, biraz soluklanmak için, rastladığı kim olursa olsun, ayaküstü iki beşlik bozar ve bu vesileyle dinlenirdi. Yaşlı biraz dinlendikten sonra yerel ağızla: "Hedi bakam, urlarosun" dediğinde, diğeride: "Seni de urlarosun!" deyip vedalaşırlardı. Meğer o günler; ne güzel, ne huzurlu ne sakin günlermiş be Tanrı'm?

 Her yerde olduğu gibi, şehrimizde de, düğünler olurdu. Baba evinden, koca evine götürmek üzere gelin alma günü(Pazar) damat arkadaşlarını davet eder, evde yemek yenir, içki içilirdi! İçilirdi de, bazı dengesi bozuklar, o güzel ve mutlu günün tadını bozardı. O zamanın şahıslarında ateşli silah görülmezdi, ama ucuna şişe mantarı takılarak, belde ya da cepte saklanan ve adı "Yılan Dili" olan bıçağı, ucu sivri üstü basık ayakkabı giyenler taşırdı.

 Kafayı bulan ve bir süre sonra: "Heeeyttülen! Alırım aşşaaya!" diye nara atarak ortaya çıkan, dengesiz sarhoşun olay çıkaracağı anlaşılınca, masalarda tedirginlik başlar, oturanlar ayağa kalkıp kenara çekilirdi. Zira bir yerinden bıçak kesiği almaktan çekinirdi. Bu arada damadın yakınlarından biri veya birkaçı karakola koşar, durumu anlatır, vaziyetin vahameti üzerine iki polis, bir bekçi, düğün evine hızlı adımlarla koşarcasına giderdi. Polis gelmeden eli bıçaklı kişiyi nasıl müdahale edeceklerini düşünen düğün ahalisi, fiziki güç kullanıp kullanmayacaklarını ve hangi ölçüde kullanacaklarını, süratle kararlaştırır, bıçaklı sarhoşu genellikle sırttan sandalye ile darp ederek yere yığar, polisi beklerdi.

 İsteyenin, ateşli silah edindiği, günümüzdeki düğün alanları ise savaş meydanı gibi! Bunu da film izler gibi ekranlardan seyrediyoruz. Havaya mermi sıkan sevgili yurttaşımızdan rastgele birine sormak isterim: "Silah sevdalısı hemşerim! Boşluğa mermi sıkarken, nasıl bir zevk alıyorsun? İnan merak ediyorum! Yıllarca havaya sıktınız; kadın, çocuk, yaşlı yaraladınız/öldürdünüz. Bunun adı; zevk mi, coşku mu, boşalma mı? Yoksa kendini güçlü göstermenin silahlı teyidi mi? Nedir? 9-10 merminin patlatılması, sizde ne gibi mutluluk oluşturuyor, merak ediyorum? Bir psikolog veya psikiyatra gidip durumunuzu öğrenseniz de, bu tür kutlamalara daha medeni, daha demokrat davranışlarınızla katılsanız!?

 Yurdumuzda şartlarınız uygunsa, sağlık raporunu alıp silah edinebiliyorsunuz. Sivil bir yurttaş, neden silahlanmak ister bilmiyorum? Bu nasıl bir mantık? Bu nasıl güvenlik anlayışı? Yurttaşın ruhsatlı silahı olsa da başına dert, olmasa da! Silahlı olunca karşındaki birini öldürecek, beceremezse kendisi ölecek! Sağ kalırsa, katil sıfatı ile cezaevine, ölürse mezara girecek.

 Allah'ım bu nasıl bir akıl? Silah edinenlerin çoğunluğunun anti sosyal, agresif ve öldürme güdülü olduğunu düşünüyorum. Her şeyi göze alıp öldürmeyi güçlülük sayan insan türü. Ama bir gün aynı sonuçla herhangi bir yerde, bir mermi ile yığılıp kalacağı, kesin. Çünkü su testisi, su yolunda kırılır! Ne yazık ki, masum insanlar bu insanlarla bir arada yaşıyor. Ve devlet: "Silah alabilirsin" diye izin veriyor. Aaah devlet ah!

 Ailelerin evlerine ateş düşüyor. Kendi halindeki yurttaş eli/beli, silahlı insanlardan ürküyor. Çünkü en küçük bir tartışmada vuruyor! Alın, bu şahısların elinden silahları, yerine kitap verin, topluma yararlı insan olsunlar. Eğer silah vermek zorunluluksa, kılı kırk yararak edindirin. Evlerden ah'lar vah'lar arş'a yükselmesin. Anaları/babaları, eş ve çocukları; bayramlarda, mezar ziyaretlerinde, diploma ve evlilik törenlerinde, acı tebessümlü yüzlerinin ardında, yürekleri kan ağlamasın!

 Bakın! Dünya'nın diğer ülkelerine demokrasi servis eden ABD'ye! Genç bir insanın eline veriyor silahı, o bunalımlı gençlik döneminde hiçbir şey düşünmeden, sadece öldürme güdüsüyle birden çok kişiyi vuruyor. İşte ilgili izin yasasının sonucu. O aileler yetiştirdiği evladını, okulda kanlar içinde yatarken gördüğünde, gelecek için kurduğu tüm hayalleri yıkılıyor. (Allah korusun, bir an kendinizi o ailenin yerine koyup, düşünün!)

 Silahı sadece her ülkede resmi güvenlik güçleri taşımalı. Sivil halk silahlanmamalı? Normal bir insanın silah neyine gerek? Adı geçen ülkede takriben her yıl denilebilecek sıklıkta; okullarda, kiliselerde, konserlerde ve buna benzer kapalı salonlarda, bazen açık alanlarda katliam yaşanıyor! Bunun sebebi: İsteyenin eline silah veren ABD'nin konu ile ilgili yasası. Katliam olaylarından sonra şimdide aldığı karara bakın! Öğretmene: "Silahlı mütecavize nasıl karşı konulur" başlıklı eğitim verecekmiş. Öyle yapacağına yasayı değiştir, halkın silah edinmesini önle! Ama hayır. Bataklığı ıslah etmeyecek, illâki ilaç üretip sivrisineğe: "Biraz dikkatli ol, her önüne gelene saldırma" diye mücadele edecek(!)

 Bizde de: Yol verdin/vermedin gibi ıvır/zıvırla başlayıp, arkasından ipe/sapa gelmez, incir çekirdeğini doldurmaz nedenlerden ötürü insan öldürülür. Sayın yetkili merciler! Bu şahıslara verdiğiniz silahları geri alın. Bundan daha iyi tedbir olmaz! Uydurma gerekçelerle edinilen silahları toplayın, herhangi bir sorunu ölümle sonuçlandıran yurttaşa, hiç olmazsa günlük gazete okumasını özendirin ki: O güzel dağlarda yabanlar çoğalsın, ormanları koruyacak sıkı tedbirleri alın ki, yanmasın, börtü böcek ve çiçekler yoğunlaşsın ve ülkemiz huzuru kucaklasın, mutlu olup sevinçlerini paylaşsın. Haydi güncelleyin, yarınların; aydın, zengin ve yıldız Türkiye'sini!

YAZARIN DİĞER YAZILARI