BAŞARILI TÜRK İNSANINDAN BİRİ, KORKUT ATA BİLGİN
Avcılıktan hoşlanır mısınız bilmiyorum? Dünya'da, milyonlarca insan av'dan büyük bir zevk alıyor. Örneğin: Muğlalı bazı avcıların Türkiye içinde çok uzak yerlere gittiklerini öğrendim(Tanrı, yardımcıları olsun) oralarda av yaptıklarını, dağ başlarında yiyip içtiklerini, evlerindeki rahat yatakları yerine, çadırlarda bir hafta/on gün yaşadıklarını duydum.(Tuhaf bir keyif?) Ama bu hallerin den ötürü, "Gık"larının çıkmadığını, hatta mutlu olduklarını duyduğumda, hayret ettim ve de: "Bu nasıl bir zevk Tanrı'm?" demekten, kendi mi alamadım.(Çünkü bana göre akıl kârı değil, üstüne para verilse yapılmaz. Hani her yiğidin yoğurt yiyişi var ya, işte onun gibi, bir şey bu. Hoş, sizde; her akıl bir olsa dağda avı kim yapacak, desenize (!)
1950'lili yılların sonlarında, volkswagen marka minibüsle gelen ve onlarca kekliği vurup, gösteriş yaparcasına aracın damındaki korkuluklara ayaklarından bağlayarak sarkıtan yabancı kökenli(Türk mihmandarın söylediğine göre İtalyan'dı.) Avcı, yemeğini yemek için bir Pazar günü lokantanın önüne park ettiğinde ve tam o sırada tesadüfen oradan geçişim sırasında, o fotoğrafı gördüm ve fazlası ile üzüldüm. Diğer hemşerilerim gibi üşenmeden saydım. 93 Keklik vurmuş, sanki nam olsun diye de ayaklarından asmıştı. Bu kadar silahlı avcının karşısında, dağlarda ne Keklik kalır ne de diğer canlılar. Çünkü avcı attı mı, gözünden vuruyor, bedeninde diğer bölgeler zarar görmüyor. Buda atıcılıktaki başarının önemini gösteriyor ki, avcı attı mı böyle atıyor(!)
Av ve avcılıkla ilgili yazıyı hazırlarken, bir ara Dr. Sinan Kıyanç 'ın, hemşerimiz Korkut Ata Bilgin'le; Dünya vatandaşı olmak üzerine yaptığı söyleyişi videosunu rastladım ve izledim. Sonucu itibarı ile biraz; merak ettim, biraz şaşırdım, ama fazlası ile mutlu oldum ve hatta duygulandım. Çünkü Korkut Ata Bilgin'in çocuk yaşta yatılı okula gitmek için; evden çıkıp gidişinin, o çıkıp gidiş olduğunu ve halen Japonya'da yaşadığını öğrenince, hemşerimize, içimden: "Vay bee, bravo, vallahi helal olsun sana" deme zorunluluğu hissettim.
Avcıların hobileri için katlandıkları; dağ başındaki fedakârlığı, çadırda kendin pişir kendin ye zorluğunu ve derme çatma yataklarda uyuduklarını öğrenince, içimden: (Allah'ım bu kullarına nasıl bir zevk verdin ki, dağ başlarından, göl kıyılarında, orman'ın karanlıklarında heder oluyorlar, diye düşündüm. İçimden: "Allah aşkına, sizinki de olacak iş mi?" Diye şaşkınlık içindeydim) Bu arada Korkut Ata Bilgin'in, amaç edindiği hedefe ulaşmak için sarf ettiği çabaların videosunu izleyince de, avcıların av fedakârlıkları biraz kenarda kaldı. Çünkü Korkut Ata Bilgin için hedef belirlenmiş, ulaşmak için çok çalışmak ve asla vazgeçmemek gerekiyordu. Düşündüğümde; o yılların ve eğitim sürecinin nasıl biteceği aklıma geldikçe, insanda bir başka şaşkınlık oluşuyordu. İnsan; başarılı buluşları, olağanüstü gayretleri ve çabaları ile inanılmazları gerçekleştiriyor.
Korkut Ata Bilgin pek çok genç öğrenci gibi, ilkokuldan sonra yatılı bir okulda eğitime başladığında, ideali; Yıllar önce şehrimize gelen turist gruplarını imrenerek; yeni yerler görmek, gördüğü yerleri tüm özellikleri ile tanımak, yaşamını tatmak, havasını solumaktı. Bir bakıma Dünya vatandaşı olmak önemli bir istemdi, onun için. Özellikle rüyalarını süsleyen Japonya'yı hayal ediyordu, isteminin en başında Japonya vardı. Çünkü bu ilgi çocukluğunda gördüğü bir filmle başlamıştı. Nitekim bu hayali gerçeğe dönüşmüş ve bay Korkut Ata Bilgin'i bu ülkeye taşımıştı. İşi gereği halen gidip geldiği pek çok ülke dikkate alındığında, Dünya vatandaşı olma isteminin yerine geldiği görülmektedir. Korkut Ata Bilgin çalıştığı şirketle ilgili pek çok ülkede: ".siz diplomat mısınız?" Sorusuna muhatap olduğunu belirtmektedir.
Korkut Ata Bilgin'le, ilk kez babası müteveffa Zir. Yük. Müh. Osman Bilgin ağabeyimizin cenazesinde karşılaşmıştım. Başsağlığı dileğimi sunduğumda, Japon halkının geleneksel selamı ile teşekkür etmişti. Uzun yıllar yaşadığı ülkenin; örf, adet ve geleneklerini benimsediği ve öğrendiği görülüyordu. Korkut Ata Bilgin, Şükriye ve Osman Bilgin'in ilk oğullarıdır.İlkokulu şehrimizde bitirdikten sonra bir koleje yatılı olarak gitmiş ve o küçük yaşta anne/baba ve evinden ayrılmanın burukluğunu yaşarken; kendi kendine yetmenin, ayakta durabilmenin, ailesinin verdiği harçlığı dikkatli harcamanın ve yalnız yaşamdaki kurallara uyum sağlamanın ilk adımını bu yatılı okulda atmıştı.(Aslında zor bir başlangıçtır. Ancak bazı soy isimler rastgele alınmıyor. Çünkü nam'lar, meslekler, yakıştırmalar, aileyi öne çıkaran özellikler ve genetik yapı soy isim alınmasında mutlak etkin oluyor. Böyle düşünüyorum!) Kolejde eğitim sürerken, ayrılıp Atatürk lisesine katılmanın kendisi ve geleceği için çok daha yararlı olacağını düşünen Korkut Ata Bilgin; liseyi bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesinde akademik eğitime başlamış ve buradan mezun olduktan sonra, uluslararası Japon Üniversitesi(Japonya) Emory Üniversitesi(Amerika) ve Harvard Üniversitesi (Amerika) daha sonra eğitimin sürdüğü diğer üniversiteler olmuştur.
Bu arada yaşamında çok önemli yer tutan ve hobisi olan, Karate sporunu öğrenmesi ve bu dalda başarılı bir sporcu olması takdir ve taltif edilmesi için başka bir nedendir. Hemşerimiz, Korkut Ata Bilgin, bir Japon hanımla evlidir ve halen eşinin ülkesinde yaşamaktadır. Yurttaşımız, ülke dışındakibaşarılı Türklerden biridir! Kendisini samimi duygularla selamlıyor ve alkışlıyorum.
(Yazıyı tekrar paylaşmak zorunda kaldık. Bilgilerinize sunarım.)