BİPOLAR
Önüne geleni yaralayan eli bıçaklı şahıs, TDK sözlük anlamındaki karşılığında: -Maniye- yakalanmış hasta, diye açıklama yapılmış! Çünkü ülkemizde, böyle şahıslara -Manyak- deniliyor. Bu -Manyak- sıfatı halkımız tarafından telaffuz edildiği zaman iki anlam içeriyor! Birincisi mecazi anlamı; "Garip, gülünç, şaşırtıcı davranışları olan kimse", İkincisi Ünlem olarak: Hakaret yollu "aptal, çılgın, dengesiz ve deli- anlamında seslenme" için söyleniyor.
BİPOLAR - MANİK/DEPRESİF BOZUKLUK
Ancak bu noktada konunun açıklamasının yapılması gerekli! -Bipolar- diğer adı ile -Manik/Depresif bozukluk- Taban tabana zıt olan "Mani" ve "Depresif" duygu durumuna sahip kişilerde, iki uçlu bozukluğu tanımlar. İki ayrı hastalık döneminde görülen "Mani: Coşkulu, taşkın ve enerjik ruh halini ifade ederken, Depresif: Üzgün olan, hatta intihara kadar uzanabilecek -Depresyona- işaret etmektedir" Toplumda her 100 kişiden %1-2'sinde görülen -Bipolar- bozukluk; sıklıkla genç erişkinler de ve 15-35 yaş aralığında ortaya çıkar. Kadın ve Erkekte eşit olarak görülür.(Alıntı)
BOŞVER ONLARI SONRA HALLEDERİM
Daha birkaç gün önce evden çıkıp, önüne geleni bıçaklayıp; belirsiz şekilde, asfaltı arşınlayarak yürüyordu. Hatta kaldırımda yürürken tesadüfen bir mekâna bakıyor, içeride iki üç kişi sohbet ediyor ki, O an içeri girmeyi düşünmüyor ve belki de aklından: "Boş ver, onları daha sonra hallederim!" diye geçiştiriyor. Ama birden: "Her sabah, her sefer, selam vermeden gelip geçersin, kanımı kadehe koyup içersin" diye başlayan şarkı sözleri sanki aklına gelmişçesine, duruyor ve dönüyor. ".unutulur/munutulur, nemelazım belki bıçaklayamam, onun için işi zamanında bitireyim" der gibi, içeri girip birkaç kişiyi yaralayıp, dışarı çıkıyor.
YARALARSAN, YEİSE DE KAPILIRSIN ZEHABA DA!
Dışarı çıkıyor ama sanki durağa yetişemeyecekmiş yeisine(umutsuzluk) kapılmış biri gibi, koşar adımlarla diğer kurbanlarına da erişmeyi, yaraladığı kişi sayısını çoğaltmayı ve daha çok kişiyi bıçakla zarar vermeyi amaçladığı izlenimi yaratıyor. İzlenim ayrıca, o bölgede görev yapan bir sivil polis memurunun veya bıçaklı yaralama olaylarına tanık olan silahlı bir şahsın, kendini vurabileceği zehabına da (gereksiz yere korkmak, kuruntuya kapılmak) kapılan suçlunun, kaçışa benzeyen hızlı adımlarla koşturur gibi yürüdüğünü de gösteriyor.
AYYY!..
Şimdi sizi küçük bir hayal kurmaya davet ediyorum. Bir an düşününüz! Kaldırımda, eşinizle birlikte vitrinleri seyrederek yavaş adımlarla yürüyorsunuz. Her şeyden habersiz, kendi Dünya'nızda alışverişle ilgili düşüncelerinizi aklınıza getirip, vereceğiniz kararı ve cüzdanınızdaki nakit TL.'nin miktarını, hesaplıyorsunuz. Bu arada önünüzdeki orta yaş gurubundan çift'te, aynen sizin gibi vitrinlere bakarak, bir seçim yapmaya çalışırken, bayanın bir an'da "Ayyy!.." çığlığı ile yere yığıldığı, bu arada, bıçağı eşinin bacağına saplayıp kaçan adamın peşine düştüğünü, kaldırımdaki insan kalabalığının bazıları sağa sola dağılarak, bazılarının da yardım amaçlı çabalarını izliyorsunuz. Ama bu arada süratle olay mahallinden uzaklaşmak üzere, biraz ötede taksi çevirmeye çalışıyorsunuz. Korku dağları sarmış bu nedenle haklı bir telaş içindesiniz! Kısa süre sonra, polis ve ambulans, olay yerine geliyor ve yaralı hanımı, hastaneye götürüyor. Polis ve ambulans gelmeden önce yaralı kadına, birkaç kişi, kanı durdurmak için tampon yapmaya çalışıyor. İşte o evrede polis ve ambulansın beklenmesinden başka, yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığı ortaya çıkıyor!
TANRIM AİLEMİ VE ANAMI BABAMI ŞER'DEN KORU
Dolayısı ile Tanrı'ya; tehlikeli kişilerden, kötü olaylardan, bedenimizin ölümcül noktalarına isabet ettirilecek, kesici alet darbeleri ve ateşli silah mermisinden, aile bütünlüğümüzü koruması dileğini yakararak iletiyorsunuz. Moral olarak bir nebze rahatlıyor kendinize geliyorsunuz. Bu arada hızlı adımlarla yürürken, aklınıza "ya!.." diye başlayan kötü sonuç tahminlerini getiriyor, bu vesileyle; sağlıklı, dikkatli, özenli ve kurallara saygılı yaşamın önemini daha iyi kavrıyorsunuz.
OOOH BE, ELİNE SAĞLIK SAYIN BAKAN!
Bu paragrafta, İçişleri Sayın Bakanını, tebrik ederek alkışlıyorum. Çünkü devlet terbiyesi almış bir İçişleri bürokratı, koltuğuna oturduğu bakanlığın sorumluluklarını, ekranlarda da görüldüğü gibi baskın atma yöntemi ile işte öyle yönetir. Sabahın ezan vakti sokakları şer'den işte öyle temizler, yurttaşımızı huzura kavuşturacak yasaları öyle uygular ve gecelerin sessizliğini, huzurunu bozanları bulundukları yerden öyle alır. Güvenli yaşama ve huzura kavuşan milyonlarca yurttaş, sonuç itibariyle asayiş uygulamaları için: "Oooh be! Eline sağlık, Sayın Bakan!" deyip, mutluluk ve sevinçle tebessüm eder.