ÇOK FARKLI VE İLGİNÇ BİR TÜRKİYE
Yılbaşında bir dağ oteline gidip; içinde dışında, üstünde başında, ne kadar kurt varsa hepsini döken gençleri görenler: ".bu çocuklar; eğlence görmemiş, eğlenmenin ne olduğunu öğrenmemişler herhalde ki, otelde tepiniyorlar" Diyordu. "Varsın tepinsinler. Çok görmemeli, çünkü yatan hastalar ve gece görevlileri dışında herkes yeni bir yıla girmenin, eskiyi göndermenin heyecanı içinde. Dünya ne kadar güzel, hiç kimsenin sağlık sorunu, maddi endişesi yok(!) Yaşamak çok güzel, her şey yolunda, geriye sadece bir gece eğlenmek gibi insana özgü bir zaman kalıyor ki, o da böyle değerlendiriliyor. Bunu genç insanlar, kimseye zarar vermeden yaşıyor. Varsın mutlu olsunlar, bu onların doğal hakkı. Çünkü gençlik bir daha geri döndürülüp yaşanmıyor.
Dedelerimiz yıllar önce COVIT-19 diye salgın hastalık acısı çekmiş. O insanlar zor zamanlar yaşamış, virüs ancak iki yılda tamamen enterne edilebilmiş. Şimdi artık güzel yılları yaşıyoruz. "Çocuklar bir geceliğine gelmişler, otelde (Ateş Suyu) içerek, bir yılın yorgunluğunu atmak istiyorlar, onun için dağdaki otel tercihleri olmuş."
"Bizlerin de, yılda bir kez geldiği böyle lüks otele(!) onlar her yıl gelemediklerinden, eğlenceye doyumsuzlukları her halleri ile belli oluyor. Kırk yılda bir geldikleri otelde, tadını iyice çıkarmak için, baksanıza hassas yerlerine arı sokmuş gibi zıplıyorlar. Gençleri fazla sıkmamalı, onların bu ülkenin geleceği gözüyle bakılmalı, oteldeki halleri ile değil."
Hem zaten yılın son gecesi kimse evinde değildi, herkes önceden bir dağ otelinde yerini ayırtmıştı(!) Hem dağ başlarında özel gece, yılda bir kez yaşanıyordu. Durum; sakin ve daha makul ve mantıklı bakılıp değerlendirilirse, verilecek karar o denli isabetli olur. "Herkesin parası var, lüks otomobili var(!) Oteller de, bu gece kazanmak ve eğlendirmek için hazırlanmış. Sözün özü! Dünya artık bir yığın bölgesel savaştan, iç sorunlardan, barış karşıtlarından uzak yaşarken, yılın son gecesini neden eğlenmeden geçirsin?"
"Bir de, şunu düşününün! Sizler Dünya'ya gelmemiştiniz, onun için bilemezsiniz. Bende pek bilmiyorum, o yılları hatırlamıyorum, çünkü aradan çok uzun yıllar geçmiş! Okuduklarımdan aktarmaya çalışacağım. Yıllar önce Dünyada COVIT-19 isimli bulaşıcı ve ölümcül bir virüs salgını başlamış. Çin'in bir şehrinden tüm Dünya'ya çok hızlı şekilde yayılmış. Ülkeler tedbir almak için, tüm güçlerini ve çabalarını bu konuya yönlendirirken, günde binlerce insanın ölümü engellenemiyormuş. Bilim insanları virüsün aşısını bulmak için vakit kaybetmeden kolları sıvayıp çalışmaya başlamış. Ama bu arada, ölümler çoğalmış. Üstüne üstlük değişim geçiren virüs, daha da ölümcül olmuş, bulaştığını öldürüyormuş. Aradan kısa zaman geçmesine karşın vefat edenlerin sayısı Dünya'da birkaç milyona ulaşmış. Devletler tedbir alıp, bir süre sonra bu tedbirleri genişletmişler. İnsanlar virüs nedeniyle sokaklara çıkamaz olmuş, her an hastalığın pençesine düşmekten, korkarak yaşamışlar.
.Ancak yurdumuz bu mücadeleden başarı ile çıkmış ve virüsün hakkından gelmiş. Bu başarının %75'i tabii yurttaşınmış. Özellikle o yıllarda kurulan ve adına: "Bilim Kurulu" denilen oluşum, tedbir ve tavsiyelerini yetki makamına gönderir ve yetki makamınca yayımlanan duyuruları, yurttaş bir eksiksiz uyarmış. Şu topluma bakın! Günümüz yurttaşı gibi, eşgüdümle hareket etmiş. Örneğin: Maskeyi sabah takar, akşam yatarken çıkarırmış(!) Devlet, maske ile yatacaksın dese onu da yapacakmış. Çünkü kuralcı bir toplummuş. Örneğin: Mesafe bırakmayı öyle abartmışlar ki, karşıdan karşıya biraz yüksek sesle konuşmak zorunda kalmışlar. Hele el temizliği? İllere dezenfektan yetiştirmekte güçlük çekilirken, el yıkamaktan ciltleri tahriş olmuş. İşte! Böylece, Devlet/Yurttaş işbirliği ile virüsten korunmuşlar ve ölüm gerçekleşmesi, tabii diğer ülkelere göre, az olmuş ve virüsün önü sıkı tedbirlerle kesilmiş.
.virüs, birkaç ülkede değişime uğrayıp, daha tehlikeli ve öldürücü boyut kazanmış. Binlerce kişiyi yok ederken, Türkiye ye de gelmiş! Hz. Mevlâna: (Gel, gel ne olursan ol gel. İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da, yine gel.) dediğinden, virüs bu insancıl çağrıyı: "Beni de, çağırıyorlar galiba" Denmiş gibi, çıkıp gelmiş. Ama diğer ülkelerde yaptığını ülkemizde yapamamış. Kurallara uymayan insan aramış rastlayamamış, rastgele birkaç kişi dışında, öldürecek insan bulamamış. Yani anlayacağınız, değişim ülkemizde çok başarılı olamamış. Türlü kılıklara girmiş ama hemen yakalanıp tedbirler sayesinde, kazdığı kuyuya atılmış üstü örtülmüş"
Arkadaşlar yemek sohbetimiz mükemmel. Katkı açısından kısa bir bölüm anlatmak istiyorum! Anneannem, şöyle diyordu: ".bulaşıcı hastalık yıllarında, virüsten korunmak için maske diye bez parçaları vardı ve bununla ağız burun kapatılır, insanlar birbirine yaklaşmaz, aralarına 1,5m mesafe koyardı. Ellerini; şehrin muhtelif yerlerine konuşlandırılan onlarca dezenfektan noktalarında temizler Cumartesi- Pazar evden çıkmazdı. Çünkü bulaşıcı hastalık korkusu, öyle tedbirler aldırmıştı ki, o yıllarda yaşam oldukça sıkıntılı idi" Diye anlatıyordu.
.huzurlu, mutlu ve sorunsuz yaşıyoruz. Zengin, bir ülke toplumuyuz, yurttaşımızın tamamı sağlık kontrolünde ve önemli sorun yok. Kurallara saygılı, hiçbir şey için adam sende demeyen, yüksek sorumluluk duygusu ile yaşayan, sosyal bir yapımız var. Dikkatinizi çekerim: Ülkemiz hiçbir ürünü ithal etmiyor, kendini rahat besleyebiliyor, kalanı ihraç ediliyor. Tüm sınai ürünlerini kendi üretiyor, eğitimde Dünya sıralamasında, 2nci sırada olduğumuz gerçeğini biliyoruz. Halkın %70'i akademik eğitimli, mensubu olduğumuz üniversite, her yıl süper başarılı öğrenciler yetiştiriyor. Bölgesinde güçlü ve lider bir ülke durumundayız. Geçenlerde bir araştırmada okudum. Dünya Zengin ülkeler kategorisinde, üçüncü sıraya yükselmişiz. Arkadaşlar! Farkındasınız, pek çok iş için dışarıdan, çalışacak insan kabul ediyoruz.. İnanın arkadaşlar, çok farklı bir Dünya ve çok farklı bir Türkiye'de yaşıyoruz! Çünkü daha önce konuştuklarımızla, günümüz Türkiye'sinin elli yıl önceki Türkiye'si ile hiçbir ilgisi yok. Çok ilginç!"