ÇÜNKÜ İNSAN SAĞLIĞI VE YAŞAMA HAKKI, HER ŞEYİN ÜSTÜNDEDİR

 ÇÜNKÜ İNSAN SAĞLIĞI VE YAŞAMA HAKKI, HER ŞEYİN ÜSTÜNDEDİR 

Bir yerel gazetede, bir haber ve röportaj başlığı: "VATANDAŞ 1 YIL DAHA ZEHİRLENECEK Mİ?" Okuyunca, aklımdan şöyle bir yanıt geçti: "Ne mahsuru var?" Tarım ve Orman Bakanlığı; Aroma vericilerle, bal, pekmez ve peynir üretimini 19 Şubat 2020 tarihi itibarı ile yasakladı. Ancak araya, "Uyum zorunluluğu" başlığı ile eklenen geçici madde ile bu güne kadar üretilen sahte ürünlerin 31 Aralık 2020 gününe kadar satılabilmesinin yolunu açtı. Böylece stoklarda bekleyen ve aynı zamanda üretimine yasak getirilen tağşişli ürünler, bir yıl daha piyasa raflarındaki yerini koruyacak.

Uzmanlar: ".sahte ürün tüketen, kanser olma riski ile maalesef karşı karşıyadır!" Diyor. Şu uzmanlarda, vallahi pişmiş aşa su katıyor. "Uzman bey kardeşim, aziz ve muhterem biraderim! Ne yapacaksın kanseri, konseri? Tüketicinin aklını niye çeliyorsun? Stoklarda tonlarca tağşişli(Dürüstlük ilkesine aykırı hareket ederek, tüketicinin farkına varamayacağı şekilde bir malın içine, değersiz veya düşük değerli madde karıştırılması.) ürün var. Satılması için yasal izin verilmiş! Bu ürünler satılmadığı zaman ne olacak? Uzman olarak işin biraz da, bu tarafını düşünün canım. Siz hemen, durumun can alıcı noktasındaki bam telinin, zırıltılı dımbırtısından başlıyorsunuz, anlatmaya(!)

(TAB) Başkanı ile il, (Yiyecek Maddeleri Yapanlar ve Satanlar Esnaf Odası) Başkanı, uygulamaya tepki göstermiş ve: ".raflarda satılan; (Bal aromalı) Bal'a, (Pekmez aromalı) Pekmez'e ve (Peynir aromalı) peynire düzenleme getirildi. Böylece bunlar bir yıl daha satılabilecek." Durum böyle olunca, geçici maddeye itiraz etmişler! Oysa insanımız Kanserden, korkmaz çekinmez. Çünkü şimdiye kadar; ne sahte ürünler, ne ilâçlı, ne sunî gübreli, ne hormonlu sebze ve meyve yedi de, halen sibek gibi ayakta. Hatta yemeye devam ediyor ve maşallah, bir şey olmuyor(!) Onun için, bu yıl da yese evvelallah bir şey olmaz.

TAB ve Oda Başkanı itirazlarında haklı. Ama yurttaş, bu sahte ürünleri yer yemez ertesi gün kanser olmaz. Yıllarca ne yiyip içtiğini bilmeden zaten tüketmiş, varsın bir yıl daha tağşişli ürünleri yesin. Ne olur sanki(!) Kanser olursa; doktor var, hastane var ilaç var.  

Birde madalyonun öbür yüzü var. Söyleyin bakalım, ton'larca sahte ürün ne olacak? Milyarlarca lira masraf edilmiş, günah değil mi? Biraz Allah'tan korkun canım. Bal'a benzeyen bal, Pekmeze benzeyen pekmez, Peynire benzeyen peynir imha mı edilsin yani? Sahte de olsa, buna vicdan razı olur mu?(!)

Belki bu tür ürünleri tüketen uzun yıllar sonra bir ihtimalle kanser olabilir. Ama iyilik, kötülük ve hastalık Allah'tan gelir! Hem sahte Bal ve diğer ürünleri yiyenin, Kanser olacağı nereden belli? Kadının ve erkeğin son kullanılma tarihi resmi olarak yasalarda belirtilmiş. Sonrası belli, geri dönüş. Tökezleme, muayene, teşhis tedavi, içte ve dışta cerrahi operasyonlar dönemi. Sahte ürünlerin satışına yasal izin verilmiş. İtiraz etmeseydiniz, bu arada onlar eritilmiş, konu da unutulup gitmiş olurdu(!)  Şimdi durum tüm ayıbı ile ortaya geldi oturdu.

Sahte ürün tabii ki, zararsızdır denilmez. Bakın! Sebze meyve ihraç ediyoruz, gittiği ülkeden, üzerinde ilaç kırıntısı var diye geri dönüyor! Böylece gelen sebze meyveyi tüketiyoruz. Sizde görüyorsunuz, bir şey olmuyoruz! Siz bakmayın hastanelerin dolup taştığına, yurttaş yıllarca sahte ve ilaçlı gıda tükete tükete evhamlı, pimpirikli ve takıntılı olmuş. Başı ağrısa koşturuyor hastaneye. Eskiden öylemiydi?  Bakkaldan Gripin alıp içtiniz mi, yumuşacık hamur gibi olurdunuz.

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği(TAB) Başkanı: ".bu tağşişli ürünler için ben ve benden evvelki başkan, çok mücadele ettik. Mahkeme kapılarında süründük. Sonuçta yasağın çıkmasını başardık. Ama stoktaki sahte ürünlerin piyasadan toplatılmasını gerçekleştiremedik" Demiş.

Acaba diyorum, zekâmızın tam gelişememesinin nedeni, bu ürünlerle beslenmemizden mi, kaynaklanıyor? Çünkü bazı şeyleri anlamakta zorlanıyoruz! Örneğin: 19 Şubat 2020 tarihi itibarı ile üretimi yasaklanan tağşişli ürünlerden, stok edilenlerin satılması için, bu yılın sonuna kadar izin veriliyor(!)  O zaman karara: "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" Denilmezse ne denir? "Önce insan" Denildiğinde anlamı, Bakanlıkta acaba nasıl yorumlanıyor? Çünkü: "İnsan sağlığı ve yaşama hakkı, her şeyin üzerindedir" Deniyor ya. O bakımdan yani!  

 

      

YAZARIN DİĞER YAZILARI