Bu hafta sonu, hangi konuyu köşeye alayım diye düşünürken, aklıma kısa süre önce: -Tükettiğiniz gıdalara güveniyor musunuz?- sorusuna istinaden yapılan bir anketi hatırladım... İlginç bir anket, diye düşündüm! Böyle bir sorunun cevabını; aklı başında, biraz düşünebilen, iyiyi - kötüyü ayırt edebilen ve mantığına güvenen her insanın, konu ile ilgili değerlendirmesini birkaç dakika içinde derleyip toplayıp, süzgeçten geçirdikten sonra cevaplayabileceği muhakkaktır! Ancak bu değerlendirme için, insan denilince, tüm vasıfları ile yeterli bir kişiliğe sahip olması gerekir, diye düşünüyorum.
HEM NALINA HEM MIHINA
Bu tür bir soru karşısında, tüketilen gıdaların beğenilen yanları ile beğenilmemesine neden olan eksikliklerinden söz edilerek, güvenip güvenilmediği belirtilebilir. Ancak bu arada bir iki beğendiğiniz özelliğe değinip aklınızdan geçirdiklerinizi övgü ile açıklayabilirsiniz ve bu vesileyle bir tüketici olarak üzerinize düşen sorumlu yurttaşlığı, yerine getirmiş sayılırsınız. Ama bunlar ifade edilirken, farkına varılmadan ağzınızdan çıkan övgüleri bir kenara bırakıp biraz eleştireyim, varsa eksiklikler giderilsin diye düşünüp, sıkıntı oluşturabilecek cümleler kurarsanız, hani: -Hem nalına, hem mıhına ve hem seveyim, hem döveyim- diye niyetlenirseniz, problem yaşayabileceğinizi, akıldan uzak tutmamalısınız. Çünkü kendinizi yargıcın karşısında bulursunuz.
TANIMIYORUM AMA!
Yazıyı hazırlarken, bir ara eve alınacak ihtiyaçlar için, vaktin uygun bir anında dışarı çıktım. Gideceğim yere doğru yürürken, karşımdan bir yurttaş geliyordu, gözünü benden ayırmıyordu. İçimden: "Hayırdır inşallah, hemşeri tanıdık gibi, tebessüm ederek geliyor, kim acaba hatırlayamadım diye mırıldandım. Dur bakalım kimdir, neyin nesidir, öğrenirim." derken, selamlaşıp tokalaştık ve ilk kez karşılaşıyorduk. Daha önceden birbirimizi tanımadığımızı karşılıklı olarak açıkladıktan sonra, bir yerde çay içmek ve konuşmak için kapalı bir mekâna yöneldik.
ENFLASYON NE DEMEK BEDRİ BEY?
Yan yana yürürken, klasik hal/hatır sorma işini tamamladık. Kısa süre sonra kapalı bir mekâna oturarak konuşma faslı başladı. 30-40 dk sonra esasen sormak istediği konuya girdi ve: "Bedri bey, ben Vilayet merkezinden uzak bir köydenim, orada kahvecilik yapıyorum. Her gün, köyün minibüsleri Muğla'ya gelir/gider, bu arada gazete getirirler. Pazartesi günleri Devrim ve öteki yerel gazeteler gelince, sizi ve diğer yazarları okuruz" deyince, teşekkür ettim. Ve bir şeyler yiyip çay içerek sohbeti sürdürdük. Aradan epey zaman geçip gitmeye hazırlandığı sırada: "Bedri bey, enflasyon dilimizden düşmüyor. Fakat bu ne demek, yani bizim anlayacağımız şekilde, güzelce anlatırsan çok memnun olurum" deyince, inşallah anlatabilirim diyerek, bir şeyler söylemeye hazırlandım.
BAKIN!
"Bakın!" Diye söze başladım ve bu arada anlatacaklarımı kafamda toparlamaya çalıştım ve nihayet, kısaca becerebildiğim kadar: "Mesela cebimizde bulunan para ile ihtiyaçlarımızın bir kısmını alabildik diyelim" "Evet" dedi. "Ancak kalanını almak için; alınacakların fiyatlarının yüksekliği nedeniyle para yetmedi!" dedim, "Tamam" diye onayladı. "İşte bu sonuç, paranın değerinin düştüğünü gösterir ki, böylece artık hayat pahalanmıştır. Yani kısaca bundan çıkaracağımız sonuç: Enflasyon denen ekonomik problem ortaya çıkmıştır! İşte benim bilebildiğim ve size anlatabileceğim bu kadar" Dediğimde: Yerel ağızla yanıtladı: "Sağ oool, sağ ol, öörenmesi bööle goleeyimiş! Hindi enflasyon denen meredi(Meret sıfatı: Can sıkıcı, kötü ve uğursuz anlamında kullanılır) tam annadım gaari. Ben bunu arkıdeşlere annadırın" deyip kalkacağı sırada: "Bi sorum daha olcek, unuda annadıısan soona, kalkıp gidicen!" diye sordu: "Rica ederim, nedir soru?" diye sormasını bekledim: "Bedri bey, bu belimizi büken enflasyon ne zaman bitee, naha bitee? Bu konuda sen ne düşünüyon?" diye sordu: "Vallahi bu konu benim bilebileceğim konu değil. Ama düşündüklerimi şöyle belirteyim" diyerek, tekrar izah etmeye çalıştım.
BENİM DÜŞÜNCELERİM TEDBİR VE TASARRUF
"Ben ne düşünebilirim. Onca ekonomist, onca iktisatçı ve onca ulusal köşe yazarı, yorumları ile her gün düşüncelerini ve konu ile ilgili yapılması gerekenleri çeşitli araçlarla açıklıyorlar. Benim düşündüklerim ise tasarruf konusunda alınması gereken sıkı tedbirler ve uygulamalarıdır." Diye anlatmaya devam ettim.
YİNE VE HER AN TEDBİR VE TASARRUF
"Bana göre öncelikle ve özellikle: Kamuda çok sıkı tasarruf tedbirleri alınıp uygulamaya konulmalıdır. Tasarruf tedbirleri ile ilgili olarak, örneğin: il ve ilçelere kadar tahsis edilen makam ve hizmet araçlarının çok zorunlu haller dışında kullanımdan alıkonulması gerektiğine inanıyorum. Öte taraftan, yine il ve ilçe merkezlerindeki kurum ve kuruluşların elektrik sarfiyatının belirli limit dışına çıkmadan tüketilmesi gerekmektedir, diye düşünce içindeyim. Uyarıyı dikkate almadan fazla sarf edenlerin, umursamazlıktan doğan ücret farkının, daire amirinden tahsil edilmesine ilişkin yasal düzenleme hazırlanmalıdır, diye bir düşüncem var. Ötesinde: Kurum ve kuruluşlara ait araçların giderlerinin sınırlandırılarak fazla yakıt sarfının, önlenmesi yönteminin, hiç olmazsa bir yıl deneme amacı ile kontrol altında tutulmasının faydalı olacağına inanıyorum. Bu arada Milletvekillerine tahsis edilen otoların tüm giderlerinin, aracı kullanan vekillerce karşılanmasının, tasarruf ilkelerinde bir gereklilik olarak önem arz ettiğini düşünüyorum."
YEREL YÖNETİMLERDEKİ ARAÇ PARKI ŞAŞIRTICIDIR
"Ayrıca yerel yönetimlerdeki makam tahsisli ve hizmet araç çokluğu fevkalade şaşırtıcıdır ki, bu durumu ülke geneline yayıp değerlendirdiğinizde, enflasyon konusundaki sıkıntıların belli oranının nerelerden kaynaklandığı konusunda bir fikir oluşturabileceği görülecektir! Bu görülen durumun ise enflasyonu ister istemez tetiklediği görülecektir. Yanı sıra acil olmayan yatırımların, bir yıl süre ile ertelenmesi halinde, söz konusu tasarruf uygulamasının ne gibi faydalar sağladığı bu basit yöntemle test edilmiş olacak ve görülecektir! Dolayısı ile kamuya uygulanacak sıkı tasarruf tedbirlerinin enflasyonu aşağıya çekebileceğinin ve ekonomik sıkıntılarda bir miktar rahatlamanın görülebileceği muhakkaktır. Diye düşünüyor ve bunun mümkün olduğuna inanıyorum" Diyerek düşüncelerimi yurttaşa açıkladıktan sonra: -Anlatılanların tam anlamı ile aklına yattığını, böyle olursa enflasyon sıkıntısından kurtulabileceğimizi, belirtti- ve teşekkür ederek, kalktı ayrıca ikram için yine teşekkür etti, tokalaştık; köyüne, evine ve arkadaşlarına ulaşmak üzere yola düştü.