EV ALMA KOMŞU AL

EV ALMA KOMŞU AL

Atalarımız: "Ev alma komşu al" demiş. Demişler demesine de, tabii günümüzde bu seçme hakkı geçerli midir, geçerli ise ne kadar geçerlidir bilmiyorum? Atalar bu sözü söylediği zaman, meskenler bölgelere göre değişik yapı türlerinden oluşuyordu. Bunlar; toprak, ahşap, bağdadi, kerpiç ve taş mesken diye tanımlanıyordu. Hakeza doğduğum, büyüdüğüm ev, taş evdi,  dubleks bir konuttu. Aslında meskenlerin çoğunluğu böyle idi denilebilir. O yıllarda, satılacak bir evi almak için, bugünkü gibi gider görürdünüz, arada "Emlakçı" diye bir kimse yoktu! Gezip gördüğünüz evi beğenirseniz, sahibine yerel ağızla: "Sorması ayıp olmasın arkıdeş, gonum gooşu kimnee acaba?" Diye, ayni sokakta oturan aileleri öğrenmeye çalışırdınız. Aslında herkes birbirini tanır bilirdi, ama daha önce yaşamadığınız bir mahalleye taşınmayı düşündüğünüzde, bu soruyu sormanız mutlaktı. Ev sahibi ne desin. Tabii ki: ".hepsi iyi insandır, patırtıları gürültüleri duyulmaz, eve girdikleri çıktıkları belli olmaz. Gecede gündüz teklifsiz girilir çıkılır, başınız ağrısa yardıma koşarak gelirler" diyerek, referans verirdi. Gerçektende öyleydi. O zamanlarda komşuluk kültürü namütenahi gelişmiş, sosyal ilişki türüydü.

Gelelim ana temaya. O yıllarda ev alırken komşuyu, komşuların huyunu tüyünü öğrenme imkânı vardı, ama ülkelerin komşu almak gibi bir seçeneği yok, olamazda. Komşularımız, Osmanlıdan ayrılıp bağımsızlığını ilan etti, komşumuz oldu, hatta bazıları kapı dibi komşumuz. Ama yakındığım söz konusu bir komşunun huyu, çekilmeyen ve huzur vermeyen cinsten. Çünkü pek huysuz, pek sorunlu, pek mız mız ve netice olarak geçinilmesi zor bir komşu. Bizi sevmiyor! Gerçi ülkeler birbirini sevmek zorunda değil. Ama sever gibi görünüp, altınızı oyma yeteneği olanlar ile yan yana olmakta zor! Pek çok konudaki anlaşmazlıklar nedeniyle, ilişkilerde fırtınaların, estiği zamanlar oluyor, ama hortum oluşacağı zamana yaklaştığı sırada yatışıyor! Bir bakıyorsunuz, ortak bir çıkar veya çıkarlar ilginç şekilde, meltem'e dönüşüveriyor. Ama komşu ile hiç Bahar yaşayamıyoruz desek yeridir. Çünkü belleklerimizde kayıtlı deyişi unutmuyoruz! "Devletlerarasında ebedi dostluk yoktur, çıkar vardır." 

Ancak kapı dibi komşumuz, olur/olmaz konularda parazit yapıyor, sonunda zırıltı çıkıyor. Oysa biz komşusunu seven bir toplumuz, tabii haklı çıkarlarımızı da, korumak zorundayız. Pek çok ülke gibi kapı dibi komşumuzda bizi çok iyi bilir. Bağımsız devlet olmadan, Osmanlı tebaasıydı.  Biz sıcakkanlı dostluğa, komşuluğa önem veren, bir kap yemek pişirsek "Kokmuştur" diye ikram eden bir milletiz!  İkramı alıp da kabı yıkamadan iade etmek olmuyor(!)

Komşumuzun birde şikâyet takıntısı var. Hemşerilerinin yaşadığı yabancı ülkelere gidip, bizi oralarda çeşitli lobi faaliyetleri ile şikâyet ediyor. Bu davranış komşuluk hukukuna yakışmaz ama ne yaparsınız? Komşu istiyor ki, güçlü ülkelerle işbirliği yapayım, bana "Gözün üstünde kaşın var!" demesin, Doğu Akdeniz'deki, zengin kaynakları ben yiyip yutayım, Akdeniz benden sorulsun! Sen bölgeye kilometrelerce uzaktasın, Tanrıya Rabbena derken, arada dilin sürçüyor: "Hep bana" diyorsun. Ne kadar anlayışsız komşusun, biz bölüşelim derken, sen hepsini istiyorsun. Adaları silahlandırıyorsun, daha iki gün önce, taşın içine topçu bataryaları ve asker yerleştirdin. Hani uluslararası antlaşmalar?

Müttefikimize üsler kurdurdun! Merak ve hayret ediyoruz, karşınızda bir düşman mı var? Düşündük, taşındık ama saflığımızdan ötürü bu üslerin gerekçesini bir türlü anlayamadık(!) Gerçi sizde oyunun bini bir para, bitmez tükenmez ya! Birde böyle oyun düzen kurma beceriniz size kimden miras kaldı, anlayamıyoruz(!)

Haa. Aklıma geldi! Bu arada müttefikimiz Kuzey Suriye'ye 60 Bin kişilik orduyu tam donanımlı hale getirecek, ağır silahlar yığdı. İyi ki, seçmeni: "Vergilerimizi nereye harcıyorsunuz?" diye sormuyor! Sahi onca ağır silahı hangi müttefik ordusunu donatmak ve kimi, kiminle çatıştırıp kırdırmak için, getirip burnumuzun dibine yığdınız? Neler planlıyorsunuz? Dünya'ya servis ettiğiniz demokrasi planını uygulamaya, şimdi nereden başlayacaksınız?(!)

 

 

 

 

.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI