GÖZDAĞI VERMEK VE HER AN ARKANDAYIM DEMEK İÇİN ORADA
MUHAREBE; iki veya daha fazla sayıda ordunun, birbirlerini askeri açıdan üstün gelmek üzere, belirli bir süre ve askeri güç kullanarak yaptıkları çatışmadır. Muharebeler savaşlara göre, süre ve kapsam bakımından sınırlıdır ve genellikle uzun süreli bir savaşı meydana getiren çatışmalardan, biridir. Tarihte ilk savaş: "Kadeş" muharebesidir (MÖ-1274) Bölge Orontes Nehridir ve sonucu: Hititler, Mısır sınırlarını güvence altına alarak, Mısır'ın genişleme politikasını dumura uğratmış ve uzun süreli barış sağlanmıştır. Dedikten sonra, gelelim günümüze.
ABD; askeri, ekonomi, sanayi, tarım, gelişmiş teknolojisinin ötesinde yanı sıra, uzay teknolojisi ile gezegendeki ülkelerin en önünde gelenidir. Bu ülke Emperyalist olduğu için, kendi çıkarları doğrultusunda, etkilediği devletin kaynaklarından faydalanır. Bu kaynakları, ABD şirketleri eliyle kullanır. Güdülen amaç: ABD vatandaşlarının; mutluluk içinde, bolluk, refah ve sağlıklı yaşam sürmesinin sağlanmasıdır. Bunun için izlenen yol, gezegende süper güç olarak daha da büyüyüp güçlenmek, en büyük ve vazgeçilmez olmaktır. Dolayısı ile emperyalizmin öncelikli hedefi, tarzı ve demokratik yapısı ile her zaman, her yerde, her an, en güçlü ve ilk sırada olmak ve yayılmaktır. Zaten böyle de, gerçekleşmektedir.
ABD Akdeniz'e, iki uçak gemisi ve arkasında bir dizi savaş gemisi ile gelip çökmüştür. Görünürdeki adı: İsrail'i desteklemek ve arkasında durmakla birlikte, asıl neden, sıkıntı yaratacak ülkelere gözdağı vermektir. Çünkü gelip çöktüğü deniz'in altında trilyon dolarlarla ölçülen devasa doğal kaynaklar vardır ve Aslan payının ortaklık yöntemi ile hangi ülke tarafından tasarruf edileceği de, bu tür yöntemlerle üç aşağı, beş yukarı bellidir. Bu değinme ve değerlendirme, konuya bakıştır! Böyle bakmak, böyle düşünmek ve böyle varsaymak, olayın cazibesinden ve niceliğinden kaynaklanmaktadır.
AYRICA, hemen dibimizde Suriye'nin Kuzeyinde, bir uydu devlet oluşumu ABD desteği ile gerçekleşmektedir. Bu uydu devlet oluşumun, önce ordusunu kurma projesi üzerinde çalışılmış ve 60Bin kişilik orduya yetecek silah tedariki, binlerce Tır'la bölgeye taşınmıştır. Yani Türkiye'nin burnunun dibinde, ileride Türkiye'yi tehdide yeltenebilecek cürette, yapay bir devlet kurulmaktadır. Türkiye bu oluşumun gerçekleşmesi halinde, tanımayacaktır. Bu yapay devletin kurulmasındaki projenin, ilk aşamasının tamamlandığını varsayarak, aynı minvalde sürgit olduğunu düşünüyorum!
ÖTE taraftan Dedeağaç'a üs kurulmuş ve bölgeye ağır silah yığınağı yapılmıştır. Uzun olmayan bir süre sonunda: 90Milyona yaklaşacak TC. nüfus çoğunluğunun düşüneceği gibi düşünüyorum: Bütün bunların "Nedenini" sorma gereği duyuyorum. ABD sessizce, bu ve diğer üsleri niçin kurmakta ve ağır silahları niçin, yığmaktadır? Güney/Doğumuzda uydu bir devlet projesi uygulaması gerçekleşirken, Dedeağaçta üs kurmak ve buraya ağır silahlar konuşlandırmak, yetmezmiş gibi, ayrıca bazı Ege adalarında hava alanları inşa etmek, neyin nesidir? Anlaşılıyor ki, dostumuz ve Nato müttefikimizin bu çabaları, muhtemel çıkarları ile ilgili bir sebeptir diyerek, sâfiyâne duygularla düşünüyorum(!)
AMA bu arada Şeytan aklımı çeliyor ve diyor ki: "Coğrafyadaki çıkarları için etrafınız ciddi şekilde çevriliyor! Sakın inanıp, kuru diye gösterdiği yaş tahtaya, basmayın! Yoksa tepetaklak gelirsiniz!" Şeytan için: "Aman dediğine inanmayın, ona uymayın denir ya!" bazen uymak gerektiği açık seçik görülüyor. Şeytan bile haksızlığa tahammül edemiyor, uyarıyor. Akdeniz'in altında çıkarılmayı bekleyen muhteşem doğal zenginlikler paylaşılmak üzere parsellenmiş beklemektedir. Ayrıca zenginliğinin yeryüzüne kim tarafından çıkarılacağı, hangi ülke şirketlerinin kullanacağı belli gibidir! Çünkü emperyalistlerin şeytanının, çok usta olduğunu düşünüyorum(!)
BERİ taraftan Akdeniz'de kıyısı olan ülkelerin, doğal nimetten yararlanmaları haklarıdır. Ama yararlanmak istemlerine karşı ortaya ne gibi fotoğrafların çıkacağı ayrı bir sorudur! Ancak ülkenin karşısına, ne gibi sorun çıkarsa çıksın, yararlanması gereken ülkelerin başında ve birinci sırasında, en uzun kıyı şeridi ile Türkiye'nin geldiği, yoruma mahal bırakmayacak bir gerçektir.
BU ARADA İsrail, sırtını dayadığı ABD ve AB'nin verdiği destekle Filistin'i, bitirme noktasına gelmiştir. Ancak iç acıtıcı; ölü ve yaralı masum çocuklar için, gezegendeki diğer insanlar: "Ah ile vah ile" üzüntü belirtmekte ve durumu böyle sürdürmektedir: -Böyle olmasa, çocuklar öldürülmese iyiydi- gibi hiçbir işe yaramayan dilekler, İsrail tarafından kulak ardı edilirken, duyulsa bile başını kaşıyıp: "Ne diyor, bunlar yahu?" demekten öteye geçmemektedir. Ölen çocuklar öldükleri ile kalacak, ama kimin öldürdüğü, yüzyıllar boyunca dillendirilecektir. Her yıl; anılacaklar, unutulmayacaklar, suçsuz, günahsız ve masumiyetleri için törenlerle hatırlanacaklardır. Öldürenler mi? Haa. Pek tabii onlarda! Hatta arkasında duran ve yanında olup destek verenlerde!