HER İHTİMALE KARŞI MASKE TAKILMALI!


Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri biteli bir hafta oldu bile. Zamanın böylesine akışı, insanı şaşırtıyor. Şimdi sıra: 24/03/2024 Pazar günü yapılacak, yerel seçimlerde. Seçimler bilindiği gibi; Büyükşehir belediye başkanlığı ile diğer ilçe belediye başkanlıkları, meclis üyelikleri, il genel meclisi üyelikleri, muhtar ve ihtiyar heyeti üyelikleri: (Yasa gereği ihtiyar heyeti deniliyor. Ancak bu ihtiyarların alt yaş sınırı, Bakanlar Kurulunun 04/04/1945 tarihli yönetmeliği gereği: -25- olarak belirlenmiş, dolayısı ile ihtiyar heyeti eskimiş bir tanımlama. Yerine, Muhtarlık Yönetim Kurulu diye tanımlanmasının, daha uygun olacağını düşünüyorum.)

MUHTARLIK UZUN SOLUKLU BİR HİZMET

Bir yurttaş muhtar seçildiği andan itibaren, eğer isterse şartları ve sağlığı buna izin verirse, her dört yılda bir seçime katılır ve seçilerek görevini sürdürür! Bu hizmet, belli bir ücret karşılığında yapıldığı için, artık gözde bir ekmek kapısı olarak görülmeye başlandı ve bu nedenlede isteklisi çoğaldı. Geçmiş yıllarda muhtara, onayladığı belge karşılığında cüz-i bir ücret ödenirdi. Örneğin: (1 TL. Gibi) Ancak muhtar geçimini, varsa asli mesleği ile sağlardı. Şimdi bu göreve gelenlere, her ay düzenli olarak maaş ödeniyor. Dolayısı ile pek çok kamu emeklisi bu işe talip oluyor. Oysa muhtar olabilecek, eğitimli pek çok işsiz kişi, kahvede oturup babasının verdiği harçlıkla çay içerken, kahveden eve dönüşte "Ne olacak benim bu, işsiz güçsüz halim" diye düşünmekten önünü göremiyor.

BAZI UYGULAMALAR ZAMANA UYMALIDIR

Bu durumda seçilme yaşı ve diğer şartlar uygunsa, genç yurttaşımızın, hizmete başvurması yerinde olacaktır. Bu nedenle muhtarlığa başvuru şartında yüksek eğitim şartı aranması ile hizmet yılının: 65 yaşla sınırlandırılmasının yerinde bir karar olacağı kanaatini taşıyorum ve şimdi olmazsa bile, gelecekte konunun değerlendirmeye alınacağını düşünüyorum!

BANA NE DENMEMELİ

Bu seçimlerle bağlantılı olarak, yaşadığımız şehrin genel durumunu, seçim yasakları başlayıncaya kadar değineceğiz. İyiyi de, kötüyü de yazacağız. İçinde riya olmayan övgülerimizde olacak, samimi ve dürüst eleştirilerimizde. Demokrasimizde kurallar sıkı biçimde uygulanamadığından, kuralsız yaşamımızın etki ve tepkileri her zaman, her yerde açık seçik görülür. Hele seçim yaklaşıyorsa, durum: Vaziyetin idare edilmesi formunda gibi yürür. Bu yıllar yılı böyle gelmiş böyle gitmektedir. Kuralsızlık, ülkemizi gelişmemiş ülkeler sınıfından, bir üst sınıfa geçmemizi hep engellemiştir ve engellemeyi sürdürmektedir.

MASKELER ÇOKTAN ATILDI

Belli bir süre COVIT-19 mücadelesi ile geçen zamanda canımız burnumuza gelmişti. Virüs'ün Çin'de, bir laboratuvarda üretildiği, TV ekranlarında açıklanırken, bunun böyle olmadığı: Aslında, virüsü taşıyan bir Yarasa'nın Yılan tarafından yakalanıp yutulması, Yılan'ın da, rastgele veya virüs kapması nedeniyle hareketsiz kalıp yakalanması sonucu, salgının başlangıcını oluşturmuştur.

VAHİM TARAFI OLAN BESLENME

Durumun vahim tarafı ise Yılanı yakalayanların, onu parçalayıp tezgâhta satışa sunması ile olay bir başka boyuta taşınmıştır. Çünkü bu Yılandan yiyen bir Çin'linin yolda düşüp bayılması ile hastaneye kaldırılması ve bu hastadan sağlık görevlilerine virüs bulaşarak hayatlarını kaybetmeleri, Yarasa+Yılan=Virüs, Dünya'ya bu noktadan yayılmış, virüs çok büyük bir alana girmiş ve bu güne kadar yeryüzünde -6.660.687- kişi hayatını kaybetmiştir (Resmi rakam-Alıntı)

UZUN ZAMAN MASKE TAKTIK  

Bulaştı, bulaşmadı, aşıydı, kaşıydı, gözüydü, maskenin uygun şekilde takılışıydı derken, zaman Pandemi (Pandemik hastalıklar bir kıta, hatta Dünya yüzeyi gibi, birçok geniş alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen, genel addır.) korkusu ile geçiyor, bu arada evlere 80 dereceli limon kolonyası satışı, tavan yapıyordu. El hijyeni için antibakteriyel sıvı, kapalı alan girişlerine konularak, virüsten korunma amaçlanıyor, salgın haberleri çeşitli ilavelerle anlatılıp, insanların dikkatli olması ve maske takarak kendini koruması yöntemi haklı olarak zorlanıyordu.

TAKTIK AMA NASIL TAKTIK

Kimi insanımız maske ile ağzını kapatıp, burnunu virüs giriş çıkışına açık tutarken, yanı sıra yiğit delikanlılarımızdan bazıları: "Bize bir şey olmaz, bu bir emperyalist oyun/düzen" diyerek, asıl korkularını gizliyordu: Çünkü asıl korku aşının iğne ile enjekte edilmesiydi.  O nedenle böyle diyorlardı. Bir tanıdığımla konuştuğumda: "Ben iğne yaptırmam, ölürüm yine aşı olmam!" diyebiliyordu. Bu nedenle maske; pazıda, dirsekte, bilekte ve çene altında taşınıyordu. Maskeli yurttaş, konuşma mesafesi ayarlarını dikkatlice uygularken, kâh sohbete dalıp kural ihlalinden ötürü yoldan çıkarak kazaya uğramaya ramak kalıyor, kâh açık havada bir şey olmaz kahramanlığı ile maske burun altına indiriliyordu.

 O SÜRE İÇİNDE SOHBET KONUSU: "DÜNYA NEREYE GİDİYOR"DU?

Ekranlarda; -kapalı alan, açık alan ithal aşı, yerli aşı- tartışmalarını izlerken, -Dünya nereye gidiyor, acaba insanlığın sonu mu geldi- soruları günlük sohbetin konusuydu.

Doktorların ve diğer yardımcı personelin ölümü, yurttaşta tedirginlikler yaratıyordu. Sağlık görevlilerinin çalışma an'larının yoğunluğu ve sıkıntısı ile çizmede biriken ter'in, sanki bir dereden geçerken, içine su girmiş gibi boşaltılması, çok ciddi kuşkular ve korkulara neden oluyordu. TV programlarında halk bilgilendirilirken, genel ve yerel tedbirler arka arkaya uygulamaya sokuluyor ve Dünya, pandemi ile resmen savaşıyordu.

ÖLÜME GİDEN YOLDA BEKLENİLEN SON DURAK

Odada yalnız başına yatan hastaya uygulanan entübasyon, ölüm halinin son aşamasına gelindiğinin açık göstergesiydi. Bu durum yurttaşın öğrendiği bir gerçekti. Entübasyon: (solunum yolunun kullanılamadığı, ciğerlere yeterince oksijenin ulaşamadığı, hastanın nefes alıp veremediği durumlarda uygulanan bir müdahaledir-Alıntı) 

KAPALI ALANDA HALA MASKE TAKILMALI

Halen virüse yakalanma riski olduğunu hatırlatmayı görev addediyorum. Çünkü: Kardeşimiz, arkadaşımız, dostumuz, hemşerimiz. Şehrimizde ve ilçelerde, pek çok tanış/bilişi olan Prof. Dr. Kemal Şençoban'ın, çok kısa süre önce(Tahminen bir ay evvel) COVIT-19 teşhisi ile hastanede yatırıldığı ve tedavi gördüğünü belirtmek istiyorum!(Tüm aşılarını eksiksiz yaptırmasına rağmen) Yani, halen kapalı alanlarda maske kullanmanın önemi, geçerliliğini korumaktadır! "Pandemi geçti artık" denilmemelidir, kapalı alanlara girme zorunda kalınırsa, her ihtimale karşı maske mutlaka takılmalıdır!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI