HER İNSAN COVID-19'un HEDEFİNDEDİR
Huzurevlerindeki binlerce yaşlı yurttaş, Devletin bakım ve koruması altındadır. Ancak Devlet bu yaşlıları öyle korur ki, gözünün önünden ayırmak istemez ve de, kapı dışarı bırakmaz(!) "Dizimin dibinde otur, bir yere kaybolma, dışarı çıkacaksın da ne olacak? Ne var dışarıda? Otur oturduğun yerde, bak yediğin önünde, yemediğin arkanda. Bunca kural tanımaz yetmiyormuş gibi, birde seninle uğraşmayayım!" Dercesine tedbir alır. Yaşlılar da, kapı dışarı çıkamayınca sıkılır, bunalır ve kapalı alandaki sıkıntılarını devlete ifade etmekte güçlük çeker.
Geçen hafta telefonla, huzurevinde kalan birileri ile görüştüm. Bir sordum, bin ah işittim. İlk şikâyet: ".dışarı çıkmayalı beşinci ay'ın içine girdik," oldu. Dört duvar arasında kapanmaktan öleceğiz! Kapalı bir yerde gün geçmiyor, her gün aynı yüzlerle karşı karşıyayız. Çarşı/Pazarı, alışveriş yapmayı, ara sıra dışarıda yemek yemeyi özledik. Mesela: Bankada işimiz oluyor, başkalarına rica minnetle yaptırıyoruz. Alışkanlıklarımızdan, normal yaşam tarzımızdan uzaklaştık. Her şeyi özledik, geçmiş zaman burnumuzda tütüyor.(Deyip kısacık soluklanıyor ve devam ediyor.)
".aynı şehirdeki yakınımı ziyaret edemiyorum. Eşim dostumla görüşüp konuşamıyorum. Şehirde arkadaşlarım ve ayrıca tanıdıklarım var. Onlarla sohbet etme imkânı bulamıyorum, çünkü yasak. Binadan çıkamayınca, ceza almış mahkûm gibi pencereden bakıyoruz." Dedikten sonra, birkaç saniye susuyor. Konuşmaktan vazgeçti sanıyorsunuz, "Alo" dedikten sonra "Efendim" diye yanıtlıyor ve devam ediyor.
".Bizi hasta olur, ölür diye korkuyorlar. Zaten bizim şurada üç günlük ömrümüz kalmış, ama böyle yaşamamız halinde, vaktinden evvel öleceğiz. Evinde yaşayan ve bizimle aynı yaşta olanlar, dışarı çıkıyor. Ama biz çıkamıyoruz. Biz kendimizi herkesten daha iyi koruruz. Yasaklara harfiyen uyuyoruz, zarar göreceğimiz her yerden, her şeyden uzak duruyoruz. Bu yaşa geldik, hiçbir zarar görmedik, ziyana bulaşmadık. Ama bu yaşam şekli bizi boğuyor, aklımızı oynatacağız. Parkta bahçede oturmak, çarşı pazarda dolaşmak, alışveriş yapıp rahatlamak istiyoruz." Diyor.
Sonra, yine bir ara sesi kesildi, 3-5 saniye bekledim, çıt çıkmadı. Yeniden "Alo" Dedim. Cılız; her şeyden usanmış, bıkmış ve yaşamaktan vazgeçmiş insanın nefesinden çıkan ses gibi: "Efendim" diye yanıtladı. "Ne oldu, niye konuşmuyorsun?" Diye sordum. "Ne konuşayım? Sesimizi duyan, halimizi anlayan mı var? Elimiz ayağımız tutarken, beş ay bir bina içinde dışarı çıkmadan durmak kolay mı?" Dedi ve "Güle güle" diyerek telefonu kapattı!(Belli ki, çok üzgün)
Bu insanlar çok bunalmış! Böyle sıkıntı yaşam sonrası çılgınlık hali yaşayanların akli dengeleri bile bozulabilir. Kapalı alan içinde birbirleri ile küçük bir sorundan ötürü, it dalaşına girerler. Kavga ederler, birbirlerini kesici aletle yaralayabilirler ve ortalığı kırıp dökerler. İnsan denen yaratık için, yaşlı da olsa her türlü ihtimal, göz önünde bulundurulmalıdır!
Huzurevi sakini, evinde yaşayan diğer yaşıtı gibi: 10.00/20.00 saatleri arasında niçin dışarı çıkarılmıyor hayret?! Bu nasıl tasarruf Allah aşkına? COVID-19; evinde yaşayıp, izin verilen saatte çarşıda pazarda dolaşan ve kendini koruyan yaşlı için ne kadar geçerli ise, huzurevinde kalan yaşlı için de, aynı ölçüde geçerlidir. Üstüne üstlük, huzurevinde kalanlar; devletin yasalarına, kurallarına, kuruluşun yaşam usul ve yöntemlerine sıkı bir şekilde uymak zorundadır. Ayrıca huzurevlerinde sağlık görevlileri, kuruluş sakinlerini 7/24 kontrol altında tutmaktadır!
Orta ve genç yaş grubu, virüsün kendilerini etkilemeyeceğini düşünen gruptur. Yaşlılar ise, hasta olmaktan korkar. Özellikle bazı yaşlılar kendini abartılı şekilde korur. Ahir ömürlerinde koruyoruz diye, dışarı çıkarmadan, kapalı alanda beş ay tutup, akıl sağlığını dumura uğratırsanız, Ege'nin bu yaz sıcaklarında, birkaç kişinin Kalp krizi geçirmesine neden olursunuz. Varsınlar gezip görerek ömürlerini tamamlasınlar. Dilemem ama virüs kaparlarsa sonuç itibarı ile tedavi alırlar. Hastalığı yenerlerse yaşar, yenilirlerse göçerler. Başka alternatif yok. Çünkü her insan, COVID-19'un hedefindedir.