İNSANI YÜCELTEN SEVİNDİREN SONUÇ, HAKLI OLMAKTIR
İNSANI YÜCELTEN SEVİNDİREN SONUÇ, HAKLI OLMAKTIR
Haklı olmak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleri demektir. Haklı olmak; hakka uygun, doğru, yerinde, iddiası, düşüncesi veya davranışı adalete uymak demektir. Hoca Nasreddin Kadılık yaparken, biri hışımla içeri girer ve başlar anlatmaya. Anlatırda anlatır, sözlerinin sonunda: "Haklı değil miyim kadı efendi?" diye sorar, Hoca Nasreddin: "Valla çok haklısın!" der. Adam haklı olmanın rahatlığı ve sevinci ile çıkıp giderken, ardından kendinden şikâyetçi olunan şahıs içeri girer. O da, durumu kendi açısından bir solukta kadıya sunar. Sözünü bitirdiğinde: "Allah aşkına söyle kadı efendi, haklı mıyım değil miyim?" Hoca Nasreddin: "Vallaa, sende haklısın!" yanıtını verince, o da sevinçle mahkemeyi terk eder.
Nasrettin hocanın hanımı, yargı sürecini kapı aralığından bakmaktadır. Birbirini şikâyet eden iki şahıs gidince, içeri girer: "Hoca efendi! Davayı aradan seyrettim. Gördüm ki ikisini de, haklı çıkardın. Nasıl oluyor da, birbirini şikâyet eden bu iki kişinin, ikisi de haklı çıkıyor, anlamadım?" diye sorduğunda: "Vallahi hatun, sende haklısın!" Diye cevap verir.
Çarşı pazarda her şey kor gibi, el yakıyor. Hanım yurttaş, esnafa soruyor: "Kardeşim, bu ne haldir, bu ne pahalılıktır böyle? Üç parça yeşillik aldım yüz lira param vardı, ellisi gitti. Eskiden yüz lira ile pek çok şey alınırdı, şimdi tencereye konulacak bir şey alamadım. Her şeye karşıdan bakıyorum. Ne zaman ucuzlayacak bu pazar, ne zaman fiyatlar düşecek? Maliye bakanı Aralık ayını işaret ediyor, o vakte kadar ne yiyip içeceğiz?" deyince, esnaf, Hoca Nasreddin gibi: "Vallahi haklısınız! Bizde bu işi anlayamıyoruz!" diye cevaplar.
O zaman insan kendine bir şeyler sorar ve yine kendi yanıtlar. "Herkes kendine göre haklı, ülke olarak ekonomik problemler; pahalılık, kur, zam, ücret ve enflasyonun yarattığı sorunlardan, paçasını bir türlü kurtaramıyor! Çünkü masa başında yapılan planlamada; başta üreticinin, daha sonra hal'in, sonra sırası ile pazar tezgâhının ve marketin hesabı birbirini tutmuyor. Bu hesaplar tutmayınca, yurttaşın evde yaptığı hesapta, çarşı/pazardaki hesaba uymuyor!
Haklılık konusunu savaş gündemi ile sürdürelim. Ukrayna/Rusya savaşı hakkında, birinci ağızdan bilgi edinmek üzere, varsayalım ünlü bir gazeteci, Rus Devlet Başkanından röportaj alıyor ve soruyor: "Sayın Başkan! Ukrayna'yı niçin yakıp yıkıyorsunuz? Masum insanlar, çocuklar ölüyor, herkes evinden, ülkesinden kaçıyor, her yer bombalarla yıkılıyor, yakılıyor, niçin konuşmayı denemiyorsunuz?" diyor. Rus Devlet Başkanı, savaşın nedenini uzun uzun anlatmaya, sebeplerini ve ayrıntılarını ünlü gazetecinin önüne koymaya başlıyor. Saatlerin geçtiği, ancak açıklamanın halen devam ettiğini gören gazeteci, bir fırsat yakalayınca: "Sayın Başkan! Bütün bu anlatılanları dinledikten sonra haklı olduğunuzu görüyorum! Eğer izin verirseniz." deyince: ".sizi, konuyla ilgili tam anlamı ile bilgilendirdikten sonra dinleyeceğim. Lütfen şimdi dinleyiniz!" diyerek, sözünün kesilmemesini üstü kapalı hatırlatıyor.
Bir hayli zaman sonra görüşme bitince, gazeteci: "Sayın Başkan beni kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyor ve anlattıklarınızı dinledikten sonra ülkenizin kendi açısından haklılığını anlıyorum" deyip, izin istiyor ve Rusya'dan ayrılıyor.
Ünlü Gazeteci Ukrayna'ya gidiyor. Devlet Başkanına savaş ve nedenleri hakkında sorular soruyor. Ukrayna Devlet Başkanı da, savaşın nedenlerini, Batılıların muhteşem(!) desteğini ve neden Nato üyesi olmak istediklerini, uzuun uzadıya anlatıyor. Gazeteci, yine bu uzun anlatım sürecinde dinlediği Ukrayna Devlet Başkanına teşekkür edip ayrılırken, şunları söyleme ihtiyacı hissediyor: "Sizi de, ülkenizin var olması ve geleceği açınızdan savaşınızı haklı buluyorum, Sayın Başkan!"
Ahlaklı, doğru, yardımsever, alçakgönüllü, iyi yürekli, olgun ve mükemmel özelliklere sahip olarak yetişen bir insanın; düşüncelerinde, iddialarında, davranışlarında, duruşunda ve tavırlarında hep haklılık payına rastlanır. Sonunda bu haklılık, toplum tarafından genel kabul görür. Çünkü haklı olmak, kişiyi; düşünceleri ve düşüncelerine uygun eylemleri ve ortaya koyduklarıyla yüceltir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI