İSTİKLAL CADDESİNİ SEYREDİYORUM, CAMIN ÖNÜNDE

       İSTİKLAL CADDESİNİ SEYREDİYORUM, CAMIN ÖNÜNDE

On beş gün evvel, kanalın birinde İstiklal caddesini seyrediyorum. Gece gündüz bitmeyen ve hiç bitmeyecek kalabalık yine akıyor. Merak eder dururum. İstiklal caddesinde, in/cin, ne zaman top oynuyor acaba? Öyle bir an'ı, mümkün olsa görmek isterim! Şu günlerde, alınan tedbirler gereği o caddede polis, daha öncede olduğu gibi, maskesizlere ve sosyal aralığı ihlal edenlere ceza belgesi düzenlerken, diğerleri caddenin sağından solundan geçiyor. Bazıları; "Ortada polis var, yandan geç" diye, sanki selektör ediyor gibi, işaret verip çaktırmadan ve polise enselenmeden yola devam etmenin gayretinde, tabii yüzünde maske yok, belki de, Mart/2020'den beri. Tanrı'm, kurallara uymayanlar ayrı bir insan türümü? Uyanların türü biliniyor. Emniyet kemeri takmanın gerekliliğini geç anlayanlarda, sanıyorum hala maske takmayanlar! Acaba bu durum, çok ekmek yemenin sonucu mu?

 Hani, bir atasözü: "Ne şeytanı gör, ne salâvat getir" Der ya, o söz herkesin bildiği gibi: Zorluk yaşayacağın, içinden çıkamayacağın durumlardan kaçın, uzak dur. Anlamında söylenmiş. Şimdi aşağıdaki paragraftan devam edelim!

 Söz konusu caddede polis denetim yapıyor. Anadolu'dan gelen genç bir yurttaş, kurallara uymayanlara ceza yazan polis ekibine ve çevresinde oluşan kalabalığı uzaktan görüp, sanki gecikmiş gibi kıvrak adımlarla yaklaşıyor! Tabii yüzünde maske yok!

 Be adam, polise yakalanacaksın bari maske tak. Şimdi polis senden, önce kimlik isteyecek. Ama halinden belli ki, İstanbul'a geldim her şeyi görüp anlayayım istiyorsun. Ama kuralsızsın. Nihayet polis yurttaşı görüyor ve: "Şöyle yanıma gel bakalım, maskeni niye takmadın?" Yanıt: "Ağabeyciğim, ben İstanbul'un yabancısıyım, buranın adetlerini bilmiyom! İstanbul'a ilk geliyom. Bizim köyde, masge neyim yok, böyle bez dakmıyok" Diyeceksin. Polis, için geçersiz yanıt olduğundan: "Kim olduğunuzu kanıtlayacak, herhangi bir belgeniz var mı?" Diye, sana yeni bir soru yöneltilecektir. Ama sende cevap hazırdır: "Yok ağbeycim, hepsi cüzdanın içinde galdı!" Deyip, sıyrılmak isteyeceksin. Fakat polis: "Peki siz kimsiniz?" Diye sorduğunda ne diyeceksin? Örneğin: "Ben, Çıralı Çamlık köyünden, reçine kalkınma kooperatifi başkanı, Hacı Mehmet Hocaoğlu'nun güccük oğlu: "Durali Hocaoğlu" yum mu, diyeceksin? Bu, neye yarar? Çünkü polis: "Eee. Nerden bileceğiz? Kimliğin yok, nasıl kabul edeceğiz, söylediğin kişinin sen olduğunu?" Diye itiraz edecektir. Ama sende mazeret bitmez ki: "Unutdum deyom ağbey. Otele varalım, orada bavulun içinde, paranın yanına goydudum!" deyince, ikinci hata oluşacak. Otele gideceksiniz, polis parayı görünce: "Bu parayı bankaya yatırmadın da, niye valizde taşıyorsun?" Sorusuna cevap bekleyecektir, " O zaman cevabın ne olacaktır?"

 "Araba alacağdım, ağbey. Yarın zabah, galeri yerine gideceğdim." Polis: "İyi güzel de hemşerim, senin her halin faul! Yüzünde maske, üzerinde kimlik yok. Sosyal mesafeye zaten dikkat etmiyorsun. Bir de valizle para taşıyorsun. Kendini sıkıntıya sokmak için, tüm şartları hazırlamışsın. Otelden de, tığ teber şahi merdan çıkmışsın. Olacak iş mi, bu?"

 "Nasıl olacak böyle? COVIT-19 tedbirlerinden haberin yok? Bu ne sorumsuzluk?" Diyecektir, ama biliyorum senin cevap hazırdır: "Ağbeycim, sağa yemin veriyom. Bak Allahıma kitabıma Hem vallaa hem billaa, iki gözüm önüme aksın, ahanda şu nimet çarpsın." Dedikten sonra (Elindeki Bira kutusunu üç kez öpüp, alnına götürüyor.) "Köyde böyle, yoklama neyim yok. Biz; davarla, goyunla, barabar yaşıyok, tebdir mebdir bilmiyok" Diye durumu hemen açıklarsın, ama.

 Polis: "Şimdi size bir maske vereceğim. Onu takacaksınız. Sonra kuralları ihlâl ettiğiniz için ceza yazacağım, onu da, ödeyeceksiniz! Ayrıca, sizi araçla kaldığınız otele götürüp kimliğinizi alacağız, sonra birlikte karakola gidip ifade vereceksiniz (Denilince, biraz ürkek gözlerle etrafındaki diğer görevlilere bakar, polis izlenecek yolu anlatmayı sürdürür.) Ama bu arada, belki karakoldan hastaneye gönderebilirler" (Deyince, hemen lafın üstüne atlar) "Allah razı olsun ağbey, benim bi şeyim yokkine, eyiyim Allahıma çok şükür ossun, hastanede neyime bahacaklar ki?" Diye sevki reddetmek isteyeceksin. Ama polis: "Gitmek zorundasınız, çünkü testiniz yapılabilir!" Deyince, bu kez şaşkınlıkla: "Sağ ol ağbeycim, evde desti neyim var. Zahmet etme, elimde; geliş gidiş, gırılır mırılır, sağa garşı da ayıp olur, biliyon mu?" Diye, yanıtlayacağını tahmin ederim. Ama o zaman da, çevrendekileri tebessüm ettireceksin.

 Caddeden gelip geçenlerin pek çoğunda maske var. Ama bazıları hala maskesiz, maskesini çenesinin altında tutanlarla, ağzını kapatıp hokka burnunu açıkta bırakanların eksikliği de, pek çekilmiyor. Onlar hep var. Virüs onların ağız yolundan giriyor(!)

 COVIT-19 la mücadelede, tehlikenin ciddiyeti yurttaş tarafından şimdi anlaşıldığı görülmektedir. Arada uyumsuzlar çıksa da, istisnalar kaideyi bozmayacaktır. Durumdan anlaşılacağı üzere: Paçaların tutuştuğu bellidir. Ancak aşı haberleri yurttaşı her ne kadar mutlu ediyor sevindiriyorsa da; bir o kadar tedirgin, güvensiz ve mütereddittir. Çünkü yurttaş: "Virüs, Dünya'ya Çin'den yayılmıştır! Bu nasıl bir iştir ki, Çin şimdi de, aşısını bulmuş ve pazarlamaktadır?" Diye, düşünmekte ve kafasında soru işaretleri oluşturmaktadır. Ancak bilime ve bilim insanlarına güvenip, inanacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI