Çarşı/Pazar pahalılığı, yurttaşın canını burnuna getirdi. Herkesin şikâyet ettiğini konuyu, 40 yılı aşkın süredir alışveriş ettiğim, çevre köylerden birinde yaşayan; yaşlı, ama halen pazarda tezgâh açan hanımla görüşüp, pahalılıkla ilgili ne düşündüklerini öğrenmek istedim. Adı: Zıddıke. Zıddıke hanım, aslında 60'lı yaşlarda ancak 70-75 yaşında görünüyor ki, yaşamının her an'ı: Toprak- zerzevat ve büyükbaş/küçükbaş hayvanlarla birlikte geçiyor. Süslenip püslenmeye, röfle yaptırmaya ve makyajını tazelemeye vakti bu nedenle yetmiyor(!) Zira hayvanlara bakmaktan, zerzevat sulamaktan ve toprağı çapalamaktan özel yaşamına zaman ayıramıyor.(Böyle bir yaşam tarzını, bilmiyor!)
O Perşembe, her zaman olduğu gibi pazara yine erken vakitte çıkıyorum. Baktım ki: Zıddıke yanındaki pazarcı iki hanımla, kahvaltı yapıyor. Yedikleri: Çökelek, Domates ve Biber. Canım çekmedi desem yalan olur. Afiyet olsun dileğim, üç hanımın içlerindeki zarif misafirperverliği ortaya çıkarıyor: "Yörü yörü, ikiyon alıve" diyorlar. Ama teşekkür ediyorum. Ancak bu fırsatı değerlendirip, alışverişin henüz başlamamasını fırsat bilip, ayaküstü sohbet etmeye yöneliyorum.
Biraz samimi konuşuyorum: "Kız Zıddıke!" diyorum, "Oo!" diye cevap veriyor. "Dört hafta önce tereyağın ½ kg. 60.00 TL. iken, ertesi hafta 70.00, öbür hafta 80.00 ve bu hafta 90.00 TL. oldu! Bu ne yav? Her hafta, durduk yerde zam mı yapılır?" Diye sorunca: "Ne yapacaadık? Bazarı görmeyomun, yanıyo."diye yanıtlıyor. Sormayı sürdürüyorum. "Niye her hafta on'ar lira zam yapıp piyasadaki tereyağı pahalandırıyorsunuz? Sorum: Zıddıke'nin yerel ağzıyla: "Ben naapan? herkes arttırıyoo, unnaa malını bahalı satarkana, biz garşıdan mı bakacaz?" diye yanıtlanıyor. Tekrar soruyorum: "E, peki bu fiyat artışı nereye kadar sürecek böyle, Zıddıke?" dediğimde yanıtı: "Ne bileen ben! Giddiği yere gadaa gide! Ben napıvıran?" diye veriliyor. Sormayı sürdürüyorum: "İyi de, bizim maaşlara senin tereyağ gibi zam yapmıyorlar Zıddıke, biz ne yapalım? Nasıl tereyağ yiyelim?" deyince (Ekmeğini çökeleğe bandırıyor ağzına tepiştiriyor, dilimlediği domatesten birini ağzına atıyor, birde acı biberi ısırınca, gerçekten böyle bir kahvaltıyı canım çekiyor. Yutkunuyorum. -şehrimiz yerli ahalisi beyaz ekmeğe yıllar önce: "Bazar ekmeği" diye tanımlardı- O ekmeğin tomurcuğunu koparıp, çökeleğe bandırıp, çayıda hüpürdeterek yemek istiyorum! -Bu durum karnınız tokmuş, açmışa bakmıyor-)
Konuşmamız sürüyor ve Zıddıke yanıtlıyor: "Öteki yağlaadan yiive, u da, yağ, buda yağ. Biz bilen u yağdan yiiyoz!" Deyince, hayret ediyorum ve: "Gerçekten mi, gız Zıddıke?" diye sorma ihtiyacı hissediyorum, "Şaka yapıyorsun değil mi?" diye soruyorum, cevabı: "Esah deyom, ne vaa? Benim gocadam kayıda sarılı yağı seviyoo, kendi yağımızdan yimeyo" (Kayıda sarılı yağ, hepimizin bildiği ambalajlanmış raf ömrü uzun, çeşitli marka kahvaltılık paket yağlar.)
Nedenini soruyorum: "Kuleston olurmuş!" Anlayamadığım için soruyu yineliyorum: "Ne olurmuş anlamadım?" Zıddıke: "Aman sende. Adını, söölemesini bilemeyon, gocadam ööle deyo!" Deyince, merakımı mucip oluyor ve soruyorum: "Peki sen Tereyağ yiyor musun?" sorum: "Gocadamın yimediini biz neye yiyem, canımızı yolda mı bulduk?" diye yanıtlanıyor: "Canım ara sıra diyorum" Soru ona, biraz tuhaf mı geliyor ne: "Arasında, marasında yemeeyoz" diye yanıtlıyor. "Eee?" diye merak ettiğimi belirtiyorum, anlıyor ve cevabı: "Bizde kayıda sarılı yağdan yiyoz!" Nasıl yiyorsunuz diyorum: "Gabıhamırlıyı sobanın üsdünde gevrediyoz, soona arasını açıyoz, kayıtlı yağdan sürüyoz, üsdüne toz şeker serpiyoz, yiyoz." Güzeel oluyor mu? diye sorunca: "Görülmüş olmayo! Anamda pek seviyoo!" diyor.
Bizim kööde, kayıdlı yağ bulunmeyoo, bordan alıp gidiyom" bana kâğıda sarılı(Ambalajlı) yağdan yiyip, yemediğimizi soruyor: "Daha çok sizin ineğin yiyoruz" deyip onu mutlu edeceğimi sanırken: "Siz bizim ineen yağını yiyin, biz kayıda sarılı yağı yiyem. Öööle demi gı?" Diye yanındaki arkadaşlarına soruyor ve üçü birlikte katıla katıla gülüyor.(Neye bu kadar güldüler, anlamadım. Gülünecek bir şey olsa, bende gülecektim.) Acaba beni mal'dan anlamıyor diye düşünüp ona mı güldülerki? Neyse.