KÖPEK !


Çocukluğumun Kurban Bayramlarında; pişirip yedirmedeki, usta aşçımız, babaanneciğimdi. Pek çok ev hanımı gibi, nefis yemekler yapardı, Cennet mekânıdır inşallah. Kurban bayramı sabahı, babamın kılacağı kurban namazı ve yapacağı kurban kabul duası sonunda, kasap keskin bıçağı ile hayvanın boğazını keser, diğer işlemleri de, gerçekleştirir ve parçalara bölündükten sonra, babaannem hemen hayvanın Karaciğerini kavurarak öğle vaktine yetiştirirdi. Nasıl bir alışkanlıktır bilinmez, bu hep böyle devam ede gelen bir gelenekti, önce hayvanın ciğeri yeniyordu. Karaciğer çok önemli, önemli olduğu kadar faydalı bir organ. Şehrimiz yerli halkı, ciğerin birkaç türlü yemeğini yapar. Öyle sanıyorum ki, şimdi her şey, yani çocukluğumuzdaki aile bütünlüğü ile birlikte uzun yıllar yaşadığımız bayramların; anıları, sevinçleri, güzellikleri ve alışkanlıkları, gözünüzün önünden, birer/birer geçiyordur, diye düşünüyorum.   

 

ÇOCUKLAR BABAANNELERİNİ ÇOK SEVER

Çocuklar babaannelerini çok sever. (Böyle yazmak zorunda kaldığım için, en az babaanneler kadar çok sevilen, anneannelerden özür diliyorum.) Bende çok severdim hemde öyle böyle değil. Canım babaannem, yaşasaydı bugün 139 yaşında olacaktı. Onları sıcaklığı, bitmeyen candan; sevgisi, ilgisi ve tebessümü çocukları kendine bağlar. Hele ben çok bağlı idim, çünkü annem beni Dünyaya getirdikten -41- gün sonra vefat ettiğinden, beni babaanneme daha sımsıkı bağlamıştı, her şeyimdi, koruyucu meleğimdi. Çocukluğumda bana masallar anlatır, arkadaşları ile oynadıkları oyunları tarif ederek öğretmeye çalışır, yerel ağızla gerek anlatımı ve gerekse oyunu tarif edişi, beni çok güldürürdü. 9-10 yaşlarıma geldiğimde bazen sohbet ederdik. Annemin, yokluğunu mümkün olduğunca, aklıma getirmemeye çabalar, dolayısı ile anılarından bazı bölümleri anlatarak ilgimi çekmeye çalışırdı.

 

ANILARIN ACI OLANI HER AKLA GELDİKÇE İÇ YAKAR

Günlerden bir gün, babaannem acı anılarından biri olan, erkek kardeşinin hastalığından söz ederken(Babaannem anlatımını, yerel ağızla yapmıştır. Ancak yerel ağızla kurulan cümleleri, bazı okuyucunun anlamada güçlük çekebileceğini düşündüğüm için, anlatımı günümüz Türkçesi ile yazdım)

 

1940'lı YILLARDA HASTA OLMAK

"30 yaşlarında idim, efem(Ağabeyim) ağır hasta idi, geçmiş olsun demeye gelen giden; tanış, biliş, hısım, akraba ve konu komşu pek çoktu. O zamanlarda iyi kötü/tek tük ilaç (Anıyı anlatıldığı gibi yazıyorum, o bakımdan iyi kötü, ilaç tanımı babaannemindir.) olsa da pek faydasını göremiyordu. Faydalı olacağı umulan, ot'tan/bıtıraktan yapılan bazı şeyleri yiyor, içiyordu. Ama onlarında faydası pek görülmüyor, ateşler içinde kavrulup yanıyordu. Bir gün yine, geçmiş olsun demeye gelenlerden bir misafir: "Köpek ciğeri yedir! Çok iyi,  bire bir gelir" dedi.

 

KÖPEK CİĞERİ YEDİRİRSEN HASTALIĞINA BİRE BİR GELİR

"Abla:(Misafir hanımın, babaanneme, hitabı) ağabeyimin en iyi ilacı, köpek ciğeridir! Birine üç/beş kuruş ver, bir köpek kestir, ciğerini getirsin kavur yedir. Bu hastalığın en iyi ilacı köpek ciğeridir. Bire bir gelir, iki üç haftada ayağa kalkar!" deyince, babaannem bu bilgiyi heyecanla karşılamış. Ertesi günü bir aile yakınına, bu işlemi yaptırmış ve getirilen ciğeri, tereyağın eritilmiş hali olan, sadeyağda kavurup, ağabeyine yedirmiş. Yanısıra diğer ilaçlarınıda içirmiş, tabii. Ne yedirilip ne içirildiğini bilmeyen ağabey, bir süre sonra açlığı giderildiği için mi, yoksa gerçekten köpek ciğerinin yararından mı veya ilaçların etkisinden midir bilinmiyor, biraz canlanmış. Bu iyi hâl bir zaman böyle devam etmiş. Hasta, daha sonra, on günde bir oğlak ciğeri yemeye başlamış. Çünkü sanılmış ki: Köpek ciğeri, iyi geldiğine göre, oğlak ciğeri hayda/hayda faydalı olur. Diye düşünce geliştirilmiş. Fakat beş ay sonra, korkulan son gerçekleşmiş!

 

ÇOK YADIRGAMIŞTIM, AMA DERDİ OLAN DERMAN ARIYOR

Babaannemin, hasta ağabeyine olan sevgisi, bağlılığı ve duygusallığını o yaşlarımda dikkate almadığım için, köpeğin kesilmesi ve ciğerinin yedirilmesini çok ciddi olarak, yadırgamıştım. Ancak daha ileri yaşlarda, derdi olanın derman aramakta her yola başvurmasını, haklılık gerekçesi olarak düşünmeye ve yorumlamaya başladım. Bu nedenle, olaya bakışım değişmişti, tabii...

 

KÖPEĞİN ETİ ZATEN BAZI ÜLKELERDE TÜKETİLİYOR

Gerçi günümüzde, köpek etinin bazı ülke insanlarınca tüketildiği biliniyor. Hatta geçtiğimiz birkaç yıl önce, Köpek eti yenilen bir ülkede, Köpeğin iç organlarının alındıktan sonra, karkas olarak ön ayaklarından bağlanıp reklam için asıldığı ve temizlenmiş halinin gösterildiği fotoğrafı, ulusal basındaki gazetelerden birinde görünce, babaannemin anlattıkları geldi aklıma. Ülkemiz gündemine oturan sokak köpeklerinin uyutulması sorunu sıkça konuşulmaya başlandığı için, babaannemin anısını paylaşmayı uygun buldum.

 

 

 

 

 

       

 

   

YAZARIN DİĞER YAZILARI