MEVZUATA UYGUNSA O CEZA İLE BEYİN EGZERSİZİ YAPMIŞ OLACAK

MEVZUATA UYGUNSA O CEZA İLE BEYİN EGZERSİZİ YAPMIŞ OLACAK 

Kurallara uyulmadıkça, belki bir yıl daha COVIT-19'la yatıp, yine onunla kalkacağız. Güncel tabloyu ekranda izlemesek bile, kısıntılar ve sıkıntılarla yaşamı sürdüreceğiz. Ancak şu arada Cumartesi/Pazar dışarı çıkılmayacak denilse de, ekmek almak için şehrin Güney yönünde, eve tahminen(1Km.) Mesafedeki fırından almayı seçeceğiz, çünkü ekmek çok pişkin(!) Yasaklı günde, markete gidip alışveriş yapmak; herkes evde iken, bizim dışarı çıkmamızın ve yürüyüş yapmamızın vesilesi olacak. Çünkü şehrin bir başka yönündeki ve eve takriben(1.5Km.) ye yakın mesafede.(Neden o marketten sorusuna: "Çünkü fiyatlar çok uygun" palavrası ile yanıt vereceğiz!) Durum böyle olunca tercihimizi uzak mesafedeki mekânlardan yana kullanacağız! Dostların alışverişte görmesi için, her yasağa gerekçe bulacağız. Cumartesi/Pazar yasağı delip, evden ancak böyle çıkabileceğiz.

"Marketten alınacaklar fazla olunca, zorunlu olarak ailece çıkıyoruz. 7-8 poşet taşımak zor!" (Çocuklar evde oturmasın, bizimle birlikte dolaşsın diye, bu başka bir düzenleme) Bizi çoluk çocuk gören: Şunlara bak, güya dışarı çıkmak yasak. Ailece, gezmeye çıkmışlar Diyor ve manalı manalı bakıyor. Hâlbuki bize bakanlar ve duyacağımız kadar yüksek sesle mırıldanıp laf çarpanlar: Yengemin ağabeyinin gelininin, erkek kardeşi! Bizi tanıyor ve amcamın yanında çalışıyor. İşte onun baldızının, damadı ile karısı! O da, hanımı ile oturmuş bankta çekirdek çıtlatıyor! (Tencere dibin kara! Seninki benden kara!) Hallerine bakmıyor bize laf çakıyor, sinir şeyler. Bende: "Bize lâf atacağınıza kendinize bakın!" Diyorum.. "İlk rastladığım yerde, söyleyeceğimi içimde tutmayacağım! Cahil insanlar."

İlk üç paragrafta görüldüğü gibi ülkemiz insanının bir kısmı; kuralları hiçe sayıp; ailece dışarı çıkıyor, hava güzelse yürüyor, banklarda oturuyor. Ayrıca ailece markete gidip alışveriş yapıyor. Evde bir şey kalmamış. "Alınacak çok şey var" Diyor. Çünkü Cuma günü ihtiyaçlarını almıyor, Pazar gününü bekliyor. Dışarı çıkıyor ve bu vesileyle gezip dolaşıyor. İçişlerinden tedbir almalar, öte tarafta tedbiri matkap gibi delen yurttaşlar!

Bilim kurulu üyeleri: "Tam kapanmadan başka, hiçbir tedbirden beklenen sonuç alınamaz!" Derken, hemen bir "Tık" mesafesindeki Kardiyolog Prof. Dr. Kemal Şençoban'a sordum,yanıt: ".Bilim kurulu, tedbirler alınıyor diyorsa ve buna rağmen, ölenlerin sayısı artıyorsa, kurul yetersiz demektir ve görevi bırakmalıdır! Şayet sözümüzü dinletemiyoruz, onun için ölümler artıyor diyorsa, görevi yine bırakması gerekmektedir." Diye, yanıtladı.

Dışarı çıkmıyorum, hatta aklımdan bile geçirmiyorum. Benim için kural, Tanrı buyruğu gibidir! Ama cingöz ve zeki yurttaş, işini biliyor(!) Fırsatı değerlendiriyor, günün tadını çıkarıyor. Fakat cingöz olmak için, kalın düşünmek gerekiyor. Kurala saygılı yurttaş ise ince eğirip sık dokuyor, onun için evde oturuyor. Bunca yıldır trafik kuralları bile ancak düzene girmeye çalışıyor ki, yollar hala kan çanağı. Şımarık çocuklar, otobanda slalom yapıyor, yakalanınca: "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" Sorusuyla, zavallılığını ortaya koyuyor.

Kural nedir, ne işe yarar, neden konulmuştur? Asla dikkate alınmıyor! Aramızda: "Kim uğraşacak kuralla, uyacaksın da ne olacak? Başına Yörük'ün (Dugguk) kuşu mu konacak? Diyenler varken, aydınlığa çıkmamız için daha çok uzun yolumuz olduğu anlaşılıyor.

Milyonlarca kişinin, yarım yamalak bilmesine rağmen; uymadıkları, uyum sağlayamadıkları ve uygulamasından sıkıntı duydukları kurallar, toplumun temel taşlarıdır ve yaşam biçimimizi o kurallar düzenler.

Medeni toplumlara bakınca, halkın tamamının konulan kurallara uydukları görülür. Bu nedenle yüksek medeniyet seviyesine erişmelerindeki nedenin, bu olduğu anlaşılır! Bizim yaptığımız; o, ülkelerin medeniyetteki yükselişini hayranlıkla seyretmek, yaşantılarını özenmek, onlar gibi yaşamayı özlemek ve o ülkeler gibi zenginleşmeyi düşlemektir. Kurallara uymakta sıkıntı yaşayan toplumlarda; hızlı kalkınma, hızlı ilerleme ve hedefe hızlı erişmede zorluklar yaşanır.

Kuralsızlık acıların nedenidir! Örneğin: Ülkemizin çeşitli bölgelerinde herkes kendi bildiği türküyü çığırırken, düğünlerde belinden silahını çıkarıp havaya ateş eder, istenmeyen ölümlere sebep olur. Damadın veya gelinin, mutlu günlerinde birinin kazara ölmesi, kötü niyet olmasa da, son derece acı gerçeklerimizden biridir!

Arife günü tüm ailesini özel otomobiline dolduran baba, bayramı memlekette geçirmek için gece yolculuğuna çıkar. Ama uykusuzluk nedeniyle şafak sökerken, bir çukuru doldurur veya çarpışarak telef olur. Olayın müsebbibi, maalesef kurallara uymayan babadır!

Salgın hastalık sürecinde; nikâhlarda, düğünlerde, cenazelerde toplantılarda katılım sayısı belirlenir. Ama belirlenen sayılar kâğıt üzerinde kalır, alanda ise büyük topluluk oluşur. İşte bu nedenlerden ötürü bulaş ve ölümlere mani olunamaz. Huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir ülke için, kural olmazsa olmazdır!

COVIT-19 da, Avrupa birincisi olduk. Ne mutlu bize, bakın! Nereden nereye geldik. Tablodaki vaka sayısının artmasına neden olanlar: Yasaklı günlerde gezintiye çıkanlar, maske takmayanlar, mesafeyi dikkate almayanlar, hijyeni umursamayanlardır. İnsanımızın bir bölümü virüs taşıyor ve kendini korumuyor. Kurunun yanında yaş; haksız, günahsız ve çaresizce yanıyor! Kurala saygılı insanlar evinde, kuralsızlar sokakta tur atıyor!

Nihayet önümüzdeki hafta sonundan itibaren en az 15 günlük tam kapanma programının uygulamaya konulacağı kuvvetle tahmin ediyorum. Ama kuralsızlar gene bir çözüm bulup dışarıda dolaşırlarsa, sorumsuzları ihbar etmek görevdir.

Mahkemelerin verdiği ceza türlerinden bazıları hem çok ilginç, hem de caydırıcı! Cuma günü(İki gün önce) balkondan bakarken, genç bir aile, iki çocuğu ile birlikte ağır ağır, yürüyor, sohbet ediyordu. O gün onlardan başka, sokakta kimse yoktu. Merak ettim "Acaba bugün sokağa çıkma yasağı yok muydu?" Diye!

Devletin yüce katı, kurallara uymayan kişilere para cezası yerine, uygunluğu tasvip görürse ve mevzuata da, uygunsa(Bir yargıcın, takdiri gibi) Bundan sonraki kural ihlâllerinde, sadece kendi el yazısı ile sayısı(Yetki makamınca belirlenecek) "BUNDAN SONRA HER KURALA UYACAĞIM" Diye sayfalarca yazım cezası verilmesi önerimi, yurttaş olarak sunuyorum.

Çünkü beyin, jimnastik yaptıkça sonucu olumlu yönde etkileyecektir. Bence bu tür bir cezanın, vatandaş için; hem daha medeni, hem daha ekonomik, daha etkili ve öğretici olacağı muhakkak! 3Bin 150 lirayı tedarik edip ödemektense beynini jimnastik yaptırır daha iyi. Hiç olmazsa kural da hafızaya kazınmış olur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI