ÖNCE ÇIKAR, SONRA GÖSTERMELİK DOSTLUK EN GEÇERLİ KURAL

 Savaşan Ukrayna'nın, kimsesiz kalmış çocuklarını ülkemize getirip sahip çıkılması, asil bir millet olduğumuzun onurlu bir kanıtıdır. Bize yakışan yapılmıştır. Çünkü Osmanlı 1699 Karlofça anlaşmasına (Osmanlının gerileme dönemine girmesi ile birlikte, Orta Avrupa'daki egemenliğinin sona ermesi antlaşması) kadar oralarda kalmıştır.

 Öte taraftan halka yapılan yiyecek yardımı fevkalade sevindirici, çocukların vahşi ölümden kurtarılmaları ise ayrı bir mutluluktur. Hüzün verici yanı, sivil halkın perişanlığıdır. Savaşın mağdur insanlarına ki, çocuklar bu noktada en önemli olandır, onlara ikram edilen yiyecekler, dikkat çekicidir. Mercimek çorbası(Bitkisel protein) ile küçük sandviç ekmeğinin ikiye bölünerek arasına 6-7 adet kızartılmış parmak patates konulup ellerine tutuşturulmasıdır ve bu ikram bendenizi duygulandırmıştır.

 Ancak savaş acımasızdır ve devletlerin en son başvuracağı çaredir. Öyle bir ortamda, daha mükemmel yiyecek sunulamaz. Savaşların en acı yanı, masum halkın sefil hali, yaşam ve beslenme zorluğu ile karşı karşıya kalması, hatta kısmen imkânsızlıklardır. Bu nedenle karın doyurucu ve açlığı giderici yiyeceklerle idare etmek mecburiyeti vardır. Çocuklar bunu görmektedir, annelerinin pişirdiği yemekleri ve diğerlerini bulamayacaklarını bilmekte ve vatanlarının işgal edilip, hastanelerin dahi enkaz haline getirilmesi onları fevkalade üzüp tahammül edilemez acılar yaşatmaktadır.

 

Çocuklar harabeye dönen ülkelerine baktıkça içleri, kan ağlamaktadır. Çünkü savaşın içinde yaşamakta ve yanı sıra duyumlarla edindikleri bilgileri hafızalarına nakşetmektedir. Onlar şimdi çocuktur! Ama geleceğin genç meslek insanları; savaşın ne demek olduğunu, nelere mal olduğunu, işgalin acımazlığını, belki ilk defa gördükleri insan cesetlerini ve çok sık duydukları patlama seslerini asla unutmayacaklardır.

 İşgali başlatan ülkenin nedenleri vardır. Bu nedenlerin başında; Ukrayna'nın, Nato üyeliğine katılma isteği yatmaktadır. Rusya, Nato ve dolayısı ile ABD ile sınır komşusu olmaktan rahatsızlığını her zaman ve her platformda karşı ülkeye belirtmişse de, başta ABD ve Batı ülkeleri konuya yaklaşımları ve Nato sınırlarının genişletilmesi hususundaki düşüncelerini Ukrayna'ya izhar etmiştir. Velev ki etmese bile bunun böyle sonuç doğuracağı bellidir.

 Rusya, dağılmadan önce (S.S.C.B.) Küba'ya füzeleri yerleştirmiş, ABD ile neredeyse savaşmaya ramak kalmıştı, denilen zamanlar yaşanmıştır, bu gezegende. Dünya kamuoyu, o soğuk savaş yıllarında nükleer savaş tedirginliğini her an hissetmiş, karşılıklı teyakkuz durumu uzun süre ciddiyetini korumuştur.

 Müttefikimiz ABD ve diğerleri 1974 Kıbrıs çıkarmasından sonra ülkemize yaptırım uygulamıştır. Yağ'dan akaryakıt'a, tuz ve şeker'den uçak lastiğine, önemli ilaçlarla, iğneden ipliğe kadar her şeye kısıtlama getirerek, Türk halkını canından bezdirmiştir. Tabii Türkiye bunu unutmamıştır ve bundan sonraki yapılanları da asla unutmayacaktır! Dünya yeniden kurulmamıştır! Ve Türkiye aynı noktada, varlığını ve sınırlarını koruyarak "Her zamanki gibi, yerimdeyim" Demiş ve K.K.T.C kurmuştur.

 Öte taraftan ABD'nin halen Güney/Doğu'daki şirin komşuluğu sürmektedir(!) Binlerce TIR ağır silah ise, çekimlerinde kullanılacak bir aşk ve savaş filmi için, sınırımıza yığılmıştır. Ancak Türk halkı, çekimlerden sonra silahların, Amerika'ya götürülmek yerine, filmin figüranlarına hediye olarak(!) bırakılacağı düşüncesindedir!

ABD Patriyotları bakım için götürüp, yerine yeni füze koymaması ve bunu bildirmesi ile Rusya'dan alınan S-400 füzeleri müttefikimiz Nato'yu rahatsız etmiştir(!) ABD: "Nato için tehlike oluşturan hava savunma sistemi niçin alıyorsunuz?" Deyip, F-35 ortaklığımızı feshetmiştir! Biz her zaman; sözüne güvenilen, verdiği sözün arkasında duran, ülkelere demokrasi götüren,eli boş gitmeyip geçmişte yedirdiği: süt tozu, nebati yağ, peynir, gibi stok ürünleri tükettiren, bu arada: (Zeytinyağlı yiyemem, basma da fistan giyemem!) Diye şarkı besteletip mutfak kültürümüze, tereyağı yerine katı nebati yağ alışkanlığı oluşturan,  Amerika gibi müttefik varken S-400 alıyoruz.  Hâlbuki buna lüzum yoktu(!)  Hava savunmamızı piyade tüfekleri ile yapardık. Gelde bu ülkeyi sevme, hayranlık duyma, çok yaşa Amerika(!) deme.

 Amerika, ülkemize 1974'te uyguladığı ambargo ile öyle bir iyilik etti ki, sormayın! Bir Türk atasözü vardır, bilirsiniz: "Komşunun kötüsü, insanı mal sahibi yaparmış. (Gerçi Amerika bizim kötü komşumuz değil, can ciğer kuzu sarması müttefikimiz(!) Ama Kıbrıs'a niye çıktınız diye kızdı, silah ve diğerlerini vermedi. Birde ambargo ile Türkiye'yi ayarlamaya kalkıştı. Bizde kolları sıvadık savunma sanayimizi kurduk. Şimdi bu sanayi durmadan gelişiyor. ABD anamızın kardeşi, babamızın oynaşı değil, yabancı bir ülke. Onun için ata sözlerimizden birinde böyle durumlar için şöyle denilmiştir:"El'den(Yabancıdan)gelen öğün olmaz, oda vaktinde bulunmaz" Onun içindir ki, "Yola çıkarken güvenmeyelim dayımıza, azık alalım yanımıza"

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI