ORTADA DEVLET GÖRÜNMEYİNCE, FIRSATÇI HER DURUMU DEĞERLENDİRİR.

 ORTADA DEVLET GÖRÜNMEYİNCE, FIRSATÇI HER DURUMU DEĞERLENDİRİR.

 GÜZEL yurdumun; yazı da, kışı da, harikadır. Neresinden bakarsanız bakın, nereye giderseniz gidin her yanı ayrı bir güzel. Bazen, kendi kendime hayal kurarım; acaba Tanrı, mimar ve mühendis meleklerine talimat verip, bu güzel ülkenin dışında, başka bir yerde, daha güzelini yapın demiş midir? Diye düşünürüm! Sonunda: “Yok canım, başka yerde başka bir güzele ne gerek var? Gezegenimize bir güzel yeter” Derim. 

ÜLKEMİ çirkinleştirenler var. Ter akıtmadan, çaba sarf etmeden para kazanmak istiyor. Uyduruk işler yapıyor, kandırarak, çok para kazanmayı zekâ ürünü sanıyor. Bunların önüne de, tesadüfen; iyi niyetli, saf, içi/dışı bir kişi düşüyor. Nasıl oluyor bilmiyorum! 

ÇEVRE gezileri için, deniz kıyısındaki ilçelere gidişlerimizde, herkes gibi bizim de, zaman zaman önünden geçtiğimiz yol kenarı mekânlarından biri! Dışından iyi bir yere benzeyen, ancak içeri girince sükûtu hayale uğrayacağınız bir mekân. Merak ettiğimizden bu kez: “Hadi gelmişken oturalım, bir şeyler yiyelim” diyoruz.  

 OTURUYORUZ çalışan: “Hoş geldiniz” Derken, bizimle ilgilenip “Ne alırsınız?” Diyor. Biz: “Neler var?” Diye soruyoruz, sırıtarak: “Her şey var!” Diyor. “Anladık” diyoruz ve teşekkür ediyoruz. “Ben sütlü kahve içmek istiyorum” Deyince, kısa süreliğine ortadan kayboluyor, dönüşte: “Süt bugün gelmemiş efendim(!)” Diye yanıtlıyor. İçimden: “Hay Allah!” Diyorum ve akabinde: “Sıcak çikolata içmek istediğimi(!)” söylüyorum, yanıt: “Beyefendi! Siz bugün, kalmayan veya gelmeyen şeyleri istiyorsunuz! Sizden önceki misafirler de, sıcak çikolata içti” Diyor. Durum anlaşılıyor(!) Yok.

 “O HALDE çay içelim!” diyorum: “Şimdi demlerim” Diyor. “Yuh artık!”deyip, tepki vermenin Tanrı emri olduğu açık seçik görülüyor. “Yeter be birader! Hazır çayınızda mı yok?” Diye biraz hiddetlenip söyleniyorum.

 “HANİ her şey var diyordun? O her şeyden birini söyle bakalım!” Dedikten sonra hemen ekliyorum. “Mesela!” Diyorum: “Gözleme” Diyor. “Ben Gözleme yemem(Bunu özellikle söylüyorum. Çünkü Muğla mutfak kültüründeki adı sac böreğidir.) Sac böreği varsa yerim(!)” Deyince, akıllı davranıyor “Var” Diyor ve arkasından “Nasıl olsun?” Diye soruyor, ”Peynirli” Dediğimde “Peki” Deyip gidiyor. Üç adım sonra geri dönüp, “Yanında ne içeceğimizi” soruyor, “Ne var?” Deyince, çocuğun takıntısı “Her şey var”ı Dedirtmeden: “O her şeyinizi say bakalım, içinden birini seçelim” Diyorum. “Cola-Ayran” Diyor ve “Ayran” da karar kılıyoruz. 

SAC Böreği geliyor, ama sıcak. Soğusun diye açtırıyorum, o da ne? İçi kaşar. ”Çocuğum bu ne?”  Diye soruyorum:  “Siz Peynirli dediniz ya” (Muğla yerli yurttaşı saç böreğini; Çökelek, Maydanoz, Dereotu ve Soğan harcı ile yapılanı sever!) Keyfim iyice kaçıyor, hiçbir şey yemiyoruz içmiyoruz. Borcumuzu soruyorum “100 TL” Diyor. Parayı alıyor, kalkıyoruz. Adam pişkin, arkamızdan: “Paket yapsaydık!” demeden, “Yine bekleriz” diyor!

 PAZAR gününün sabahında her şey aksi istikamette gidiyor. İlçede; öyle yemeği için seçtiğimiz lokantanın mekân tabelası cafcaflı, dış mekân düzenlemesi mükemmel, papyonlu garsonları şık, servisi şahane, ama aşçı 3ncü sınıf, yemek çeşidi, eh! 

O GÜN tersimden mi kalktım ne, her şey bana yabancı. Yemekten sonra aynı mekânın dondurmasından bir/iki kez kaşıklıyoruz, “Muhallebi” gibi onu da, yemiyoruz. Öte taraftan nefasetini beğenmediğim, ama menü kitapçığında harika görünen yemekler için alınan para, oldukça fazla.  Yazlık başkent Muğla’nın, ilçelerinden biri! Ne arayan, ne soran, ne de denetleyen var! İçimden Tanrı’ya yakarmak geliyor.

 TANRIM! Kullarını acı. Biliyorsun hastası çok ülkeyiz, hastaneler her gün lebalep. İlacı çerez gibi tüketiyoruz. Çünkü mikrop ve tarımsal ilaç kalıntıları ağızdan giriyor! Nerede gıda denetçileri? Hani insan sağlığını koruyacak görevliler? Lokantalardaki; kalitesizliği, kirliliği kontrol edenler, nerede? Kimler, mutfak ve çalışanın sağlık kurallarına uyumun kontrolünü yapıyor? Pişirilen yemeklerde trans yağ mı, normal yağ mı kullanıldığını hangi kurum inceliyor? Baş’ta bone, el’de eldiven yok? İştahla yenilen salata yeşilliklerinin yeterli yıkandığından emin misiniz?

 BİZDE, sokak ağzı ile: “Hap yap para kap” yöntemi geçerlidir. Yurttaşa, bir lokma dondurmayı on liraya satan aç gözlünün, kulağını çeken yoktur. Çünkü yurttaş şikâyet yerine, ”Allah’ından bulsun!” der. Görevliler de, şikâyet olmadıkça sandalyeden kalkmaz, bürodan çıkmaz. 

NERELERDESİNİZ sayın kamu görevlileri? Halk adına resen denetleme yapmazsanız ve böylece Devlet ortada görünmezse, fırsatçı bunu değerlendirir. Devlet; resmi bir hizmet organizasyonudur. Halkın emrinde halk için çalışır. Ödediği vergilerden, maaş alınır ve karşılığında hizmet verilir. Gittiğim ilçede, değişik yerlerde, rastgele 44 kişiye, çeşitli yerel ve genel hizmet akışını sordum. Yakınmaların dışında, sadece bir kişi: “Boş ver idare ediyoruz!” Dedi.    

YAZARIN DİĞER YAZILARI