SORUYOR VE KONU İLE İLGİLİ OLUMSUZLUĞU MERAK EDİYOR!
SORUYOR VE KONU İLE İLGİLİ OLUMSUZLUĞU MERAK EDİYOR!
GENÇ yurttaş 1950’li yıllarda, şehirler ve ilçeler arası ne tür yollardan gelip gittiğimizi merak edip sorsa ve bizde ona en ince ayrıntısına kadar açıklasak, yine de hayalinde bir şekil oluşturamaz. Örneğin: En yakın komşu il’e, o yıllardaki yolculuk süresinden söz edip, Muğla’dan/Aydın’a 6 saatte gidildiğini anlatsak, dudak büker ve: “İnanmıyorum! Nasıl olur?” Der. Çünkü o yılların şehirlerarası, çapa kürekle yapılan yolunda ve toz toprak içinde en fazla 40-50 km. süratle gidilebildiğini tahmin edemez. 35 kişilik (Kamyondan dönüştürülen!) otobüs ki, o otobüslerde bugünün; teknolojisi, salon sessizliği, koltuk konforu, hızı, ısıtma ve soğutma sisteminin bulunmadığı izah edilse: “Şaşırdığını” söyler. Üstüne üstlük koltuk arkasındaki monitörleri rüyamızda bile görmediğimizi belirtsek: “Hadi canım!” Diyeceğini tahmin ederim. Çünkü o yıllarda, günümüzdeki donanımlı otobüsler hayallerimizin en dip noktasında bile yoktu.
BAGAJI damda, beş basamaklı demir merdiveni arkada, üç kapılı Austin marka otobüslerle(6-7 tane) o yollarda, içimiz dışımıza çıkarak yolculuk ederdik. Yolculukta sigara içme yasağı yoktu, kusmamızı ise, yolun bir biri ardına gelen kıvrımları zorlardı. Otobüs kabininde, sigara dumanından göz gözü görmez(Kışın) Ancak yazın pencereler bunaltan sıcak nedeniyle açılırdı, hatta yolcunun bindiği ön kapı bile. Pencereleri, günümüzdeki otobüs penceresi gibi değildi. Çünkü yolculuk anında; yol sarsıntısında şıngırtı sesi oluşur ve kasislerden geçişlerde sürücünün, Muğla ağzı ile: “Galgıyoru!” uyarısı ile yolculuk yapılırdı. Günümüzdeki yolculuklarla kıyaslandığında durum açık seçik anlaşılacaktır. 70 yaş ve üzerindeki yurttaş, böyle yolculukları yaşadıktan ve bu yıllara eriştikten sonra, Sakar tepe Seyir Terası’na ulaşırken hala kötü yol sıkıntısını yaşıyor!
SIKINTI, “Seyir Terası”na ulaşılan yol. İlgisizlik nedeniyle, hala 1950’lerdeki şehirlerarası yollar gibi! Hatırlanacağı üzere yolun durumu, 04/Mayıs/2019 günü; İnternet ve Devrim gazetesinde yayımlanmıştı. Anımsatmak için kısaca yinelemek gerekiyor. Sakartepe Seyir Terasına giden orman yolu, oldukça kötü. Tepeye çıkan özel otomobillerin, “Yıpranabilir” düşüncesi yurttaşı tedirgin ediyor. Terasa çıkanlar ise dönüşlerinde yol’un berbat halini açıklarken: “Çıktığıma çıkmışıma pişman oldum.” Diye tepki veriyor, yanı sıra park alanı bulunmamasını eleştirirken “Mal canın yongası”olduğunu da hatırlatıyordu! Ama haklıydı.
ANCAK orman teşkilâtında da, asfaltlama ünitesi yok ve bu: Yolun o ham haliyle bırakılmasından başka çarenin olmadığı anlamına geliyor. Ancak böyle bir görüntü, yurdumuzun ve Muğla turizminin hak etmediği fotoğraf olarak Dünya’ya yansıyor. Bu; “…bir çaresizlik, bir eksiklik ve ilgisizliktir!” tepkisi de, kamuoyunca veriliyor.
ORMAN teşkilatı, yolu genişletip asfaltlatmıyor. Ama mülkiyet sahibi olduğundan, kiraya verip parayı kasasına koyuyor. Bu nedenle bu işi üstlenmesi ve sıcak asfalt serdirmesi aklıselimin kabul ettiği en mantıklı çözümdür. Ancak mülk sahibi bu hizmeti; imkânları olmasına rağmen, “İşi başkasına ihale etmek istiyor!” gibi bir izlenim yansıtıyor, sanki. Orman bizim yol bizim dese yapacağı iş, yolu genişletip düzenlemek ve sıcak asfalt serdirmek. Altı üstü 2,5 km. Böylece Ülke ve Muğla turizmi için bir çivi çakmış olacak.
YURDUMUZ; Muğla ormanlarından, yer altı ve yerüstü kaynaklarından ayrıca turizm gelirlerinden milyarlarca lira kazanmaktadır. Ancak Muğla’da kazanılan paralar, şirketin veya işletmecinin kayıtlı olduğu il’e gitmekte, Muğla; eli hamur karnı aç karşıdan bakmakta, pay alamamakta ve “Adaletin bu mu Dünya” Türküsünü çığırıp, ayağını yorganına göre uzatmaktadır.
KAMUOYUNUN konu ile ilgili genel düşüncesi şu idi: “Seyir Tepesi” sınırlarının çizilip, turizm alanı ilan edilmesi ve Büşükşehir Başkanlığına devredilmesi… Çünkü bu düşünce ve istem aklın en halisane talebidir. Zira orman teşkilatının aslî görevinin turizmle ilgisi yok. Bu yanlış dikkate alındığında ve hatta 2,5 km lik yolu bile asfaltlatamadığı göz önünde bulundurulduğunda, geliştirilebilecek başka düşünce oluşmuyor. Türk turizm gelirlerinin çoğalması ve yatırım yapılması için alanın devredilmesi gerçekleştirilseydi, verilmiş en isabetli en mükemmel ve en gerçekçi karar olacaktı. Çünkü ülkenin, turizm gelirlerine ihtiyacı var. Ama isabetsiz karar alınınca: “Vermedi Mabud, neyselin Mahmut” durumu ortaya çıkıyor.
VALİLİK makamı, basit yol sorununun çözümlenmesindeki son başvuru makamıdır. Bu yolun genişletilip asfaltlanması, il imkânlarının kullanılarak gerçekleştirilmesini akla getiriyor. Ancak kamuoyu; orman teşkilatı, kendi imkânlarını 2,5 km. lik yolun düzenlenmesinde, neden kullanmadığını, yolun neden genişletilmediğini, neden asfaltlatmadığını? Soruyor ve konu ile ilgili olumsuzluğu merak ediyor!
YAZARIN DİĞER YAZILARI