GEÇEN yıl, Milli piyango biletlerinin yoğun biçimde satıldığı İstanbul/ Eminönü'nde, çekilişe kısa süre kala, çeşitli TV kanalları yurttaşla röportaj yapıp soruyordu: ".peki 70Milyon size çıkarsa nasıl değerlendireceksiniz?" 60/65 yaşlarındaki hanımın yanıtı: "Fakirlere dağıtacağım, evsizlere ev alıvereceğim, kalanını çocuklarıma ve torunlarıma vereceğim" deyince haberci yeniden soruyordu: "Kaç bilet aldınız?" yanıt: "Bir tane çeyrek bilet aldım" oluyor ve kısa bir süre sonra akış diğer haberlerle devam ediyordu.
YURTTAŞIMIZ gani gönüllüdür. Tabii gönül gani olunca, eli de keseden çıkmıyor. Kesenin içinde bir şey olmayınca da, bol bol dağıtıyor. İkramiyeyi "Fakirlere dağıtacağım(!)" derken, herhalde paylaşımcı biri diye aklınıza geliyordur. "Evsizlere ev alıvereceğim(!)" dediğinde ise, acaba inşaat piyasasına girip, müteahhitlik hizmetleri ile konut yapıp, meccanen mi dağıtacak? Diye düşünmeden edemiyordunuz(!) Alacağı çeyrek ikramiye ile kendini bir anda devletin yerine koyup, evsizlik sorununu çözme rüyası toplumun gözlerini yaşartıyordu. İşte; yurdum yurttaşının bu gani gönlü var ya, anlaşılır gibi değil! Onun içindir ki, atalar, bu gibi hayallerle yapılan salvo atışlara, münasip düşen bir deyiş geliştirmiş: "Bekâra karı boşamak kolay"dır.
ÇEYREK biletli hanım eve giderken, aklından geçenleri mırıldanıyor. Öyle hayale kapılmış ki, kendi kendine: "Allah'ım aklımdan geçeni biliyorsun. Her ihtimale karşı isteğimi sana bir de, sesli olarak duyurayım ki, şans kapımı kapatma" diye, içindekini hafif sesle ve dua formunda dışarı çıkarıp Tanrı'ya gönderiyor!
TANRI da: "Bu iyi bir kul; masum, şefkatli ve vicdanlı yaratmışım. Türkiye'deki kullarım arasında önce onun sesini duydum. Bu yıl ikramiyeyi dörde bölüp, bir çeyreğini vereyim de sevinsin, mutlu olsun." Diyor ve "Ama bir tane yarım, birde tane de tam bilet alsaydı keşke." diyebileceğini de aklından geçiren hanım yurttaş, bir başka bilete para vermek istemiyor. Onun için amaç, çeyrek bilet ücreti ile 17.500.000 lirayı götürmek(!) Bu istemini Tanrı'nın da, bildiğini düşünerek rahatlıyor ve sonunda iki, üç sure okuyarak gökyüzüne üflüyor. İkramiyenin dörde bölünüp, çeyreğin birini götüreceğinden emin olduğu için, ortada fol yok, yumurta yok denilse de, milyon liraları cebinde hissettiğinden yavaş adımlar ve tebessüm eden mutlu bir yüz ifadesi ile evine doğru yürüyor.
BU yurttaşın, geçen yılın büyük ikramiyesi ile ilgili hayalleri ve amaçları güzelmiş. Varsayalım büyük ikramiye, o hanımın aldığı bilete isabet etseydi. Parayı ailesi eline verir de: "Al, istediğin yere dağıt, istediğin kadar ver. Ama kalanını eve getir. Paranın tadını biraz da, biz çıkaralım." Der miydi? Yıllar sonra gelen bu fırsatı, çarçur ettirir miydi?
ÖTE yandan, bu yılın 80 Milyon liralık ikramiyesi yine tam bilete çıkar, bu biletin şanslısı da, günlük kazancını bilete yatıran ve cebinde evine gidecek kadar parası kalan biri olursa(!) ABD parasına çevrildiğinde, yazının yayımlandığı bugün, saat: 08.30 itibarı ile serbest piyasadaki kur hesabı ile: 13.913.043$ ediyor ki, yurttaş birden ve durup dururken Dolar milyoneri oluyor. Şu Allah'ın işine bakın, vallahi akıl sır ermez.
BU PARA, sokaktaki sıradan bir yurttaşa çıktığı öğrenildiğinde(!) çevresi; önce basınla birlikte bankacılar, sonra hısım akraba, konu komşu ve arkadaşları tarafından sarılacaktır. Böyle bir ortamda, yurttaşımızın; ruh sağlığı, akıl ve kalp sağlığı, tansiyonu, nabzı ne olur bilmem. Ayrıca kendisi ile birlikte ailesi nasıl bir tepki verir merak ederim. Böyle bir servet 80liraya satın alındığında, yurttaş bir an'da, gütmekte olduğu keçileri, dağıtarak: "Özgürsünüz, nereye giderseniz gidin. Bundan sonra sizi güdenin anasını seveyim. Gelsinler, artık beni gütsünler." Deyip de, arkasından: "Zilleri takıp oynamışam, parayı da, havaya savurmuşam" diye şarkılar söylemeye başlarsa, biraz hoş duruma düşmüş sayılmaz mı?"
YOKSA kendini sokaklara atar da, amaçsızca, nereye gittiğini bilmeden dolaşır mı? Diye insanın aklına geliyor. Veya şok olmuş gibi; donuk, soluk, hareketsiz biçimde gözlerini bir noktaya dikmiş hali ile ne denileni anlayabilecek, ne ağzını açıp iki kelime konuşabilecek hallere mi düşer? Tüm bunların dışında; değme dansözlere taş çıkartır kıvraklıkla, bitkin düşünceye kadar oynayıp sonunda aklını ziyan etmesi ihtimali, sizce yüksek midir acaba?
TABİİDİR ki, tüm bu olasılıklar; günde üç, beş kuruş kazanan ve asgari ücretle geçinmeye çalışan yurttaş ile aldığı maaşını yetirmeye uğraşan ve bu nedenle ahir-i ömründe sıkıntılar yaşayan emekliler için akla gelir.