TANRI'DAN PARA İSTESEM VERİR Mİ ACABA?


 

Yıllar önce, şehir merkezindeki Çınar oteli (Günümüzdeki kullanım şekli: Özel işyerleri ve bürolar) yapılmaya henüz başlandığında, sahibinden bir röportaj almayı düşünüp, randevulaştım. Gününü ve saatini anlaşıp bir hafta sonra kendisiyle görüşmeye gittim. (O ve devamındaki diğer yılların yaz aylarında, yerel gazetenin birinde muhabir olarak çalışıyordum.) İnşaat sahibinin bürosuna geldiğimde, zarif kişiliği tarafından, samimi tebessümle karşıladım. Tokalaşıp gösterilen yere oturduktan sonra, sohbete başlamanın girizgâhı olan: Sıcak havalardan, terlemekten ve çok su tüketmekten söz ederek, konuya girdik. O arada çay kahve siparişi verildi ve vakti değerlendirmek için inşaatın genel durumundan söz edilmeye başlandı. Yeri gelmişken müteveffa Sefa Erdem'e, ağabeyleri Turgut ve Süleyman Erdem'e Tanrı'nın rahmetini esirgememesini, ruhlarının şad, mekânlarının Cennet olması dileğimi yinelerim. 

ÇINAR OTELİ

Bugün sözünü ettiğimiz Çınar oteli, günümüzde her ne kadar iş yeri olarak hizmet sunuyorsa da, çocukluğumuzda orası bir han'dı. "Perşembe pazarına" gelen çevre köylerdeki hemşerilerimiz, zemine Eşeğini veya At'ını bağlar, köyü uzaksa ve şehirde işi varsa, bir gece veya daha fazla kalmak için, üstteki odalardan birini kiralardı. Yani o han, bir zamanlar hem insana ve hemde hayvana hizmet veriyordu. Yani çift amaçlı haliyle ve günümüzdeki tanımı ile o yılların han'ları bir oteldi. Hani Western filmlerindeki, kovboy, atını otelin önündeki özel park yerine bağlayıp, içeri girer ve barda birkaç duble bir şeyler içip üst kattaki odasına çıkardı ya, işte onun gibi. Bu yazımda oteli konu olarak aldım, çünkü: 

OTELLER, VİLLALAR, DÜKKAN VE RESTORANLAR YAPILACAK 

Ocak 2024 tarihli bir gazetede, milli park sınırları içindeki bir alana, yapılması düşünülen lüks bir otele onay verildiği haberi, dikkatimi çekti. Bu otel pek tabiidir ki, muhteşem sıfatı ile nitelendirilen bir otel olacağı muhakkaktır. İçinde; villalar, dükkânlar yapılacağı yazılıydı. Alan oldukça büyük ki, 237 ve 196 odalı iki adet otel. Ayrıca 41 adet villa, 5 restoran, 6 dükkan, 2 tenis kortu ve otopark ta ayrıca belirtilmişti. Tam anlamı ile turizm için kazanılmış turizm hizmeti ve istihdam alanı diye düşündüm. Ama diler ve isterim yeşil karartılmaz, tam tersine dahada güçlendirilerek güzelleştirilir. Yazıya rahmetli babamı dahil ediyorum, çünkü:

TASARRUFA RİAYET, TUTUMLULUK VE MIKIRLIK 

Babam rahmetli, oldukça hatta olduğundan biraz daha fazla -Mıkır-  ama dini bütün Müslüman bir, yurttaştı. -Mıkır- sözcüğünün çeşitli anlamı var. Ancak şehrimiz yerli halkı, bu sözcüğü: -Cimri- insanların para harcamadaki tasarrufa riayetle ilgili tutumundan söz ederken kullanırdı. Rahmetli Cennet mekân babam, tasarrufa öylesine önem verirdi ki, bu tasarruf konusu evlere şenlik, denilebilirdi. Eğer Kamu yönetimi, harcamalar konusunda sözgelimi babam gibi tasarruf kurallarını uygulasa, devlet parayı koyacak kasa bulmakta sıkıntı çeker! Siz şimdi: "Para olsunda, kasa bulması kolay, sen kafanı yorma" diye mırıldandığınızı duyar gibiyim(!) Yazıya babaannemi de misafir ettim. Ama ne alaka demeyin!   

BABAANNELERİN TORUN SEVGİSİ İNANILACAK GİBi DEĞİLDİR 

Babaannemin torun sevgisi, her babaannenin torun sevgisi gibi, hep zirvededir. Çocukluğumda merak ettiklerimi, babaanneme sorardım, o garibimde mektep medrese görmemiş cahil bir babaanneydi. 1975 yılında vefat ettiğinde 88 yaşında idi. 6-7 yaşlarında iken babaanneme rastgele sorular sorar, onun Muğla ağzı konuşmalarına bayılır, şakalaşırdım. "Babaanne, babamın parası çok mu?" diye absürt bir soruya, verdiği yanıt: "Ben ne bilen çocuum!" olurdu. Arkasından bir diğer soruyu yapıştırırdım: "Ama babam senin oğlun, neden bilmiyorsun?" deyince, içimden güleceğim bir cevabı almak isterdim: "Çocuum, ben nerden bilen buban parasını?" yanıtı beni güldürmediğinden kafamda başka sorular araştırırdım. 

BABAANNE, BABAMA PARAYI KİM VERİYOR?

Bende soru çoktu ve yine sordum: "Babaanne, babama parayı kim veriyor?" Rahmetli babaanneciğim, çocukluğunda öğrendiği yanıtı verirdi: "Allah!" derdi, aklıma takılan soruyu mutlaka sormam ve cevabını almam gerekiyordu. Çocukluk işte, soru şuydu: "Babaanne, Allah'ın parası çok mudur?" diye sorunca, cevabı: "Çocum, yete gaari, insanı künaha sokma! Allah'ın parasını n'apıyon, unu nerden çıkardın, hindi?" derdi. "Ama babaanneciğim, parayı babama, Allah verir demiştin!" diye hatırlattım. Cevabı biraz sertti: "Yetee gari! Beni künaha sokupdurusun emme! Bubamın parası az mı, çok mu, derken Allah'ın parası çok mu, az mı demeye nereyi varıvedin?" diye biraz azarlamaya yöneldi, iyice bunaldığını anladım ve: "Babaanneciğim  neden kızıyorsun, ben daha çocuğum, merak ediyorum" deyince, Babaannem: "Çocuklun kapanmasın! Bilmedigin yok! Ben ugudanını ne bilen. Yat gari baken!" diye beni yatmaya zorlardı, son bir soru daha yönelttim, babaanneme: "Babaanne Allah'tan para istesem verir mi?" Yanıt: "Veemez bu gıdan çok soora, garışdırısan veemez! Yat baken gaari! Aboo, çok yaşanıyoosun ya!" Deyince, "Yatacağım ama sorduğum soruya cevap ver!"  

ALLAH PAREYE, İSDEDİĞİ GULUNU VERİİ!

Cevabı: "Oğlum, sen nerleeden öğrendin baken, bu naflara?" (Allah parayı istediği gulunu (Kul) verii!) dediğini unuttuğu için, bana: "Sen bööle naf etmeyi kimden öğrendin baken!" diye sordu. 

OTELLER VE ÇEVRESİ CENNET GİBİ OLUR MUTLAKA

Milli Park sınırları içinde yapılacak otel ve çevresinin Cennet gibi güzelleştirileceği muhakkak. Muhakkakta, otelin fiyatları ne olur acaba? Tanrı'dan o otelde bir hafta kalmak için para istesem, verir mi diye aklıma geldi. Hani bilinmedik bir yerden, şans oyunlarından demeye getirip üç/beş kuruş çıkarıverir mi acaba, diye hayal kuruyorum. Kuruyorum çünkü henüz otel inşaatı başlamadı(!)  

YEREL AĞIZ UNUTULMASIN DİYE, ÖZELLİKLE KULLANILDI.

Tanrı'dan para istemiyorum, ama: "Dendi gaari güzee Allah'ım, benim bulunduğum yeri doğru biyon bakıve, yetee. Sen bilisin!" Diyorum. (Yerel ağız, yazıda gelecek nesiller tarafından unutulmaması için, kullanılmıştır!) 




 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI