TANRI, İNSANLIĞI VE GEZEGENİ SAVAŞLARDAN KORUSUN

 

İki keçi bir gün, dar ve ince bir köprünün üzerinde karşı karşıya gelmiş. Önce birbirlerine bakmışlar. Keçilerden biri anaç ve iri, diğeri ise henüz küçük. Bakışma bittikten sonra yavaşça birbirlerine yaklaşarak, karşıya geçmek istediklerini belli etmişler. Anaç keçi: "Geri dön ve köprüden çekil ki, karşıya geçeyim" Demiş. Küçük keçi tecrübesiz olduğundan, geleneklere uymamış(!): "Hayır! Sen geri dön, ben karşıya geçeceğim!" Restini çekince, birbirlerine iyice yaklaşıp bir süre daha tartışmışlar, anaç keçi yavru keçiye: "Yetdin biddin be, yete gaari!" deyip, var gücü ile küçük keçiyi toslamış. Bu şiddetli tepki, ince ve dayanaksız köprüyü kırınca, her iki keçide, dereye düşmüş.

 

Bu hikâyeyi ilkokulda okumuş o yaşlarda kıssadan hissemize düşeni alamamıştık. Büyüdükçe, yaşımızı aldıkça ve olgunlaşmaya başladıkça öğreniyorduk. İlkokul sıralarında henüz küçük keçiydik(!) "İnat" eder ve söylenene, hayır" derdik. Bu davranışın, kişilik gelişimi ve karakter oluşumundan kaynaklandığı belliydi. Ama devletlerarası inat ve hayır'ın çözümü, ateşli silahlarla sonuçlandırılıyor.

 

Bu girizgâhtan sonra, Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmalara değinelim. Henüz tam bir anlaşmaya varılamadı. Pekii! Bundan sonra ne olacak? Böyle bir durumda, Gezegenimiz nükleer savaş tehlikesi ile karşı karşıya mı kalacak? Yoksa tanklar ve uçaklarla işgale devam mı edilecek? Veya son söz nükleer füze başlığı stoklarına sahip, devletlerin gücüne göre mi, belirlenecek? Lâfı uzatmadan düşündüğümü soruyorum: Bundan sonraki savaşlar, önce ambargolar, olmazsa caydırıcı nükleer başlıklı füzelerle mi yapılacak? Öte taraftan; bir ülkenin diğer ülkeler tarafından yaptırımlarla karşı karşıya bırakılması ve cezalandırılmasının bu yöntemle gerçekleştirilmesi sonucunda, insanlığın, ne gibi reaksiyonlarla karşılaşacağını kim bilebilir? Hiç kimse.

 

Ukrayna'daki savaş mağduru; çocuklar, anneler ve yaşlılar Kış mevsiminin çilesini ve ölüm korkusunu gözyaşları ile çekiyor. Çektikleri ıstırabı da, tüm Dünya aynen hissediyor. Tarif edilemeyecek bir acı yaşanmakta, sanki 2nci Dünya savaşına ait yeni bir film çekiliyor.

 

ABD, Rusya'dan enerji ithalini, hemen yasak kapsamına aldı! Borsa işlem yapamıyor, oligarkların servetine el konuldu. Bu ayar vermeyi nereye kadar götürecekler? Bu ayarın, karşılığı ne olacak? Üstü kapalı meydan okumanın sonuçları Gezegende nelere mal olacak? Yanı sıra, ABD tarafından hava araçlarına karşı savunmada kullanılacak füze ve uçak verilmesi halinde, ABD ve Nato savaşın tarafı mı olacak? O zaman Rusya, ABD ve müttefikleri ile mi savaşacaktır? Sonuçları itibarı ile: "Tanrı korusun" demek zorundayım.

 

Tanrı; Dünyayı yönetenlere, normal insandan daha çok akıl vermiştir, inşallah! Gezegenimizdeki topyekûn savaşın ne demek olduğunu elbette sıradan insan bilemez ama bir Cehennemi felaket olacağını kestirebilir! Böyle bir savaşı acı ile tanımlamak gülünçtür. Çünkü: "Acı" sözcüğü böyle bir yıkım ve ölüm için, hiçbir anlam ifade etmez. Başta insan denen canlı olmak üzere; sayısı rakamlarla belirlenemeyecek kadar çok ve dehşeti anlatılamayacak kadar büyüktür.

 

Ülkelerini yöneten liderler o ülkelerin muhalefet liderleri, gerek konvansiyonel silahlarla çatışma ve gerekse nükleer bir felaket sorunu endişesinin ortadan kalkması için, yabancı ülke mevkidaşları ile görüşme sorumluluğu taşıdıklarını bir yurttaş olarak düşünüyorum. Hükümet edenlerin yanı sıra, muhalefet liderlerinin de; insanlığı ve gezegende oluşabileceği her zaman varsayılan nükleer bir savaş felaketini önlemek, böyle bir felaketten korumak ve buna mani olmak mükellefiyetlerinin var olduğuna inanıyorum.

 

Liderler sokaktaki yurttaş gibi oturup TV ekranlarından olayları izleyemezler. Çünkü böyle bir sorumluluğu omuzlarında taşımaktadırlar. Nükleer bir çatışma, yok etme prensibi ile başlatılır ve hiçbir sorunu çözmeyecek kadar dehşet verici ve hayal edilmesi bile ürkütücü sonla karşılaşılır. Zira her türden canlının yeryüzündeki yaşamı sona erecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI