Güney Kıbrıs Rum Yönetiminden, silah ambargosunun kaldırılması yanlış verilmiş bir karar. Gerçi siz istediğiniz zaman ve sonuçlarını dikkate almadan, değişiklik yapabiliyorsunuz! Örneğin: Bu kararla birlikte, yanı sıra Güney Kıbrıs'a; ikmal, bakım ve depolama üssü kuracağınızı da, düşünüyorum. Tüm üsler, yığınaklar ve buna mümasil gelişmeler, Karadeniz'e geçecek savaş gemilerini gözlemlemekse, bu Montrö sözleşmesinde zaten belirtilmiştir. Dolayısı ile geçen gemilerin sınırı bellidir! Ancak ABD uçak gemileri buralara kadar sokulacak olursa, o zaman bu gemilerden havalanan uçaklar, etkili güç olarak kabul edilir! Fakat bundan sonra, bölgede ne gibi sürprizler gelişir, bunu zaman gösterir!
Durum düşünüldüğünde; ABD'nin Yunanistan'a üsler kurması, yığınak yapması, öte taraftan Suriye'nin Kuzeyine ağır silahlar getirilmesiyle yetinilmeyip, yanı sıra, GKRY'den silah ambargosunun kaldırılmasını, fevkalade gelişme olarak önemsediğimden, ülkemin çembere alınmış gibi bir duygu yaşıyorum!
Yaşadığım duyguyu bastırıyor, içime dönüyorum ve ülkem insanının özelliklerinden birini dikkat çekerek moralimi yükseltiyorum. Yurdum yurttaşı, barışta fikir ayrılığı içinde olsa da, yurt savunmasında tek yürek olduğu aklıma geliyor! Bu nedenle, yurdumun bölünme ve parçalanma hayali asla hayata geçirilemeyeceği sevinci ile mutlu oluyorum!
Ülkemizin Güney/Doğu cihetindeki sınırlara silah yığmak, Batıda 45 Km. mesafedeki Dedeağaç'a üs kurup bu üssü büyük gemilerin yanaşması için genişletmek ve yanı sıra diğer üsler de, dikkate alındığında, insan kendine ister istemez, şu soruyu soruyor: "Ne oluyor, ne yapılmak ve nereye varılmak isteniyor? Gezegenin öteki ucundan gelip, Türkiye ile Yunanistan'ı sınırlı ve kontrollü bir savaşa itmek ve diğer sıra dışı gayretler bir amacın başlangıcı mı, acaba?" diye düşünüyor,insan. Yunanistan'a, ülkenin aklı başında deneyimli siyasetçileri, emekli askerleri STK'ları; başbakanı bu sevdadan vazgeçmesi ve ülkeyi savaşa sürüklememesi için, uyarmalıdır!
Tabii aslında ABD ve AB'nin nihai hedefi, Akdeniz'deki gaz ve petrol yataklarıdır. Bu varsayılan hususu, iki ülkeyi savaştırıp, bir süre sonra arabulucu rolü ile hedefe ulaşmayı planlamak ise, akıl kârı değildir. Bu nedenle durumun ince eğirilip sık dokunması gerekiyor. Bir çatışma halinde, savaşın birden büyüyebileceği, bazı ülkelerin bu duruma müdahil olabileceği,durup dururken, var olma adına nükleer silahların kullanılmasında tereddüt edilmeyeceği, iyi düşünülmelidir! Bir an'da, umulmadık gelişmeleri kapı önünde bulmak, hatırdan çıkarılmamalıdır! Hırs ve yanlış kararlar masadan kaldırılmalıdır.
Bu arada bölgenin güçlü ülkesi Türkiye'yi göz önüne almadan, oluşturulacak kararlar sağlam temelden yoksundur! Aslanlar, Sırtlan'dan tedirgin olur. Bilindiği gibi Aslan yakaladığı avı, Sırtlan karşısında durdukça yalnız başına, rahat ve huzur içinde yiyemez!
Tabii ülkem de; gerek Dünya barışı ve gerekse kötü komşularına karşı savunma stratejisini hazırlamıştır. Ama savaş son başvurulacak çözümdür. Fakat çıkarları için saldıranlara karşı, vatanın âli menfaatleri üstün bir heyecanla savunulacağı da, tabiidir. Bunda milimetrik sapmalar bile olmaz! Ulus olarak 7'den 70'e her gelişmeyi, izliyoruz. Bu nedenle hayalden vazgeçilmesini öneriyoruz! Böl, parçala, yönet planlarını özellikle çok iyi değerlendiriyoruz! Bu değerlendirmelerimizin de, dikkate alınmasını hatırlatıyoruz!
Yurdumuza karşı varsayılan düşmanca planlar ve yurttaşımızı küçümseyen tavırlar, bizi birbirimizle daha çok kaynaştırır. Bunu belirtmemdeki neden, bilmenizde yarar olabileceğini düşündüğüm içindir! Çünkü üstünlük ve güçlülük kompleksiyle gelişen art düşünce ve planlar sentezlendiğinde böyle bir sonuç doğuruyor! Oysa Dünya'mız çok güzel! Ama o güzellikleri hep siz ve size benzeyenler yaşıyor! Keşke Dünya'nın tüm insanları, siz gibi mutlu yaşasa.