UZUN YILLAR ÖTESİNDEKİ SEÇİMLERDEN BİRİNİ ANIMSAYALIM MI?

UZUN YILLAR ÖTESİNDEKİ SEÇİMLERDEN BİRİNİ ANIMSAYALIM MI?

 

22 yaşımda başlayan yurttaşlık sorumluluklarımdan biri, oy kullanmaktı. Hiç aksatmadan herkes gibi günümüze kadar yerine getirdim ve bunu halen sürdürüyorum. Bu nasıl bir sorumluluk duygusu ise, oyumu kullandıktan sonra içimde bir huzur oluşurdu. O huzuru bozmamak için sonuçları sabaha kadar, radyo dinleyerek öğrenmeyi beklemezdim. Çünkü haberleri kulak kabartarak almak, sinir sistemimi bozmaktan başka bir işe yaramaz ve bu durumda, işime gelmezdi. Zira sonuçlar, tombala gibi: 1nci çinko, 2nci çinko demeye benzediğinden sıkıntı yaratır, sonunda bir siyasi örgütlenmenin tombala diyerek, noktayı koymasının kabulünün tahammülü zordu. Mizacım o tür beklemelere tahammül göstermez, izin vermezdi. Sabah olup kesin sonuçlar radyodan duyurulmaya başlandığında, desteklediğim partinin durumu, nasıl olsa: Ya herro ya merro deyimi gibi sonlanacaktı. Bunun dışında başka bir ihtimal yoktu! Hiç olmazsa: ".dur bakalım, buradan kaç oy gelecek, şuradan kaç oy çıkacak?" diye merak saikıyla beklemenin ve bu süreçte onlarca çay içmenin gereği yok diye düşünürdüm. Dolayısıyla o günden bu güne, hâlâ konuyla ilgili, yerinde bir karar verdiğime inanırım.

İNSANI SEVMEK SAYGI DUYMAK, ERDEMDİR OLGUNLUKTUR

O yılların seçim çalışmalarında; yılmadan, usanmadan, yorulsa da, şikâyet etmeden koşuşturan ve günlük getirilerle geçimini sağlayan yurttaş tipleri, ilgimi çok çekerdi. Bazen onlar için, içimde acıma duygusu oluşur, ama bazende bunca fedakârlıktan ötürü yaşadığım şaşkınlığımın yanı sıra hayranlık duyardım. Çünkü seçimlerin sonunda, galip gelmesi için koşturduğu siyasi örgütlenmeden hiçbir makam, hiçbir mevkii edinmesi mümkün değildi, böyle bir beklentisi yoktu. (İstemediğinden değil, verilebilmesi için şartların uygun olmadığındandı) Onun ve benzeri kişilerin koşuşturmalarının tek nedeni ise: Seçim ay'ı sürecinde; kendilerine değer ve önem verildiğini, isimleri ile hitap edildiğini, bir şey söyledikleri zaman dikkate alınıp yanıtlandığını, velhasılı insan yerine konulduklarını gördükleri için, yaşadıkları mutluluktandı!!!

GETİRİVER-GÖTÜRÜVER

Bu kişilerle, parti yöneticileri herhangi bir zaman aralığında, karşılıklı konuşmalarının belli süre içinde bitirilmemesi ve konuşmanın uzatılması halinde, çare olarak: Alıver/veriver/ getiriver/götürüver gibi talimatlarla, büro dışında bir işe gönderilirlerdi. (O yıllarda günümüzdeki gibi, cep telefonu yoktu) Seçimler bitip, -Git/Gel- hizmeti veren o kişi ve kişilere: "Hayırlısı olsun, hepimiz yorulduk. Allah dört sene sonraki seçimlere erişmeyi nasip etsin" diyerek, kapı gösterilir ve kendi tabirleriyle: -Safraları kışkışlayıp- (O yılların insan emeğini kullandıktan sonra tanımı ve uğurlama şekli: -Safra ve kışkışlama-) Kapı kilitlenir ve içeride seçim sonuçları tartışırlardı, ama bitmezdi. Bu tartışmalar uzun süre çeşitli yer ile içkili lokantalarda devam ederdi.

İNSAN GİBİ YAŞAMADILAR DİLERİM MEKÂNLARI CENNETTİR

Geçmiş yılların seçimlerindeki, "Al'da gel/Ver'de gel" hizmetinde -Meccanen- çalışan, bu hemşerilerimizin tamamı rahmetli oldu. Bu kişilerden birkaçını tanırdım, Dünya'ya garip geldiler, garip gittiler. Verirseniz yerler, vermezseniz karnının açlığını belli etmezlerdi. Karınları açtı, ama gözleri toktu. Tanrı tümünü gani, gani rahmet eylesin. Bu gezegende insanca yaşayamadılar, ama diler ve isterim; Tanrı, öbür gezegende mekânlarını inşallah Cennet eylemiştir, diye düşünürüm!

HARMANDALI EFEM GELİYOR

İlk genel seçimi 1950 yılında gördüğüm zaman, 7 yaşımda idim. En ilginç bulduğum kare, bir siyasi parti binası önündeki sarhoş taraftarın, pantolonunun ıslaklığından bihaber, davul/zurnanın önünde, yata kalka "Harmandalı" oynamaya çaba göstermesiydi. Dudaklarında tuttuğu sigarası ıslanmış dolayısı ile sönmüştü, ama hemşerimiz o sönük ve ıslak sigarayı hâlâ dudaklarında tutuyor olması, ilginç bir tasarruf karesini oluşturuyordu! Ayrıca serçe parmağı ile hemen yanındaki parmak arasına kıstırdığı, ama henüz yakılmamış sigaranın bir anlamı varmıydı varsa, ne idi bilmiyorum. Yemek sırasında içtiği rakıya meze olan, sarımsaklı yoğurtlu kızartmalar ve diğer meze türü yiyecekler sarhoşluğu için bayağı etkileyici olmuş görünüyordu. Harmandalı'yı oynarken, kendisini dahada coşturmak isteyen: "Esdeee!" diye nara atan seyirciler için, uygulayacağı figür, kendi çevresinde dönmekti! *****Ancak -Sert erkek tiplemesi ve bu erkekliğin efelenme dönüşü- düşmesine neden olmuş ve(Yerel ağızla) yuğgu taşı gibi, iradesi dışında yuvarlanmış, izleyenleri telaşlandırmıştı.

GÜNEŞ GÖRMEYEN ÇIPLAK BAŞ VE ESMER YÜZ

Hemen yardımına koşulmuş, yerden kaldırılan hemşerimizin başındaki kasketi, o ara nasılsa yere düşmüştü. Çıplak baş'ın, Yaz Güneşinden kasketle korunduğu teyit edilircesine, bembeyaz ortaya çıkması izleyenleri tebessüm ettirmişti.  Ama öte taraftan, açıkta kalan ve bu nedenle, Güneşte kahverengi olan yüz, bir baş'ta, iki farklı rengi ile görülmesi, yurttaşın tarımla uğraşan, ulusu doyuran bir meslekle, çiftçilikle iştigal ettiği açık seçik görülüyordu. (Anımsar mısınız bilmiyorum? Hani bir fotoğraf vardır, herkesin gördüğü bildiği, harman yerinde testiden su içen çiftçi yurttaşımızla, ilgili) Zeybek oynayan hemşerimiz o fotoğrafı anımsatıyordu. Aaah o güzel yıllar! O zamana bir daha geri dönülmeyecek, bunun farkındayız ve biliyoruz, ama yinede duygulanıyoruz ve çok özlüyoruz.

MÜZİKLİ ARAÇ TURLARINDAN BIKTIK

Siyasi partilerin İl başkanlıklarına, şu durumu bildirmeyi görev sayıyorum! Seçim yılında ve seçimin yaklaştığı zamanın diliminde, yurttaşı en çok rahatsız eden, müzikli araçların; caddelerde, bulvarlarda, bazı mahalle ve sokaklarda, bangır bangır müzik çalarak dolaşmasıdır! Değerli ve kıymetli adaylar! Bu müzikli araçları, orada burada müzik çalarak gezdirmekle ne amaçlanıyor, o gürültü neden dolaştırılıyor, ne elde ediliyor? Sizin dışınızda hiç kimse anlamıyor. Bundan emin olunuz! Çünkü hiç kimsenin ilgisini çekmiyor, söz konusu propaganda tipi, içi boş tenekenin yuvarlanırken çıkardığı gürültüden başka hiçbir anlam ifade etmiyor! Çünkü bu çağ dışı propaganda, olabildiğince faydasız, fevkalade ilgisiz karşılanıyor ve rahatsız ediciliği tepki ile karşılanıyor ve bu tepki genel kabul görüyor. Herkesi rahatsız ettiğinizin farkına varmıyorsunuz? Çünkü yurttaş bizatihi şahsımı arayarak, konuyla ilgili şikâyetlerinin siyasi parti yöneticilerine iletilmesini, seçime girecek partilerin durumu özellikle dikkate alıp, değerlendirmeleri hususunda vesile olmamı istemişlerdir!

YURTTAŞ NEREYE OY VERECEĞİNİ BİLİYORDUR

Tüm partilerin il başkanlıkları, aralarında anlaşarak hiç bir etkisi olmayan ve reklama benzemeyen bu tür şehir içi gezintilerin önüne geçilmesini yerel kamuoyu adına önemli bir insani istem olarak duyuruyorum. Bizim insanımız ki, sizin çok daha iyi bildiğinize inanıyorum; adamsendecidir, boş vericidir, bana necidir. Bireysel olarak şikâyetini ilgili makama bildirmez. Çünkü bir işe yaramadığını ve saygı gösterilip dikkate alınmadığını bilir(!) Ama her yerde konuşur ve şikâyetçi olur hatta bu şikâyetini, seçimler bittikten sonra bile sürdürür. Çünkü yurttaş oyunu, nereye kullanacağı kararını çoktan vermiştir. Şehir içi reklam turları, yurttaşı yönlendirmez, yönlendiremez ve sonuç sadece havanda su dövmeye benzer. Bu nedenlerden ötürü, yurttaşın kafasının daha da ambale edilmemesi hususu, siyasi parti, adaylarının ve yönetimlerinin; derin, olumlu ve çağdaş bakış açısına havale edilmiştir!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI