YA DİĞERLERİ?

     YA DİĞERLERİ?

 İki/üç yıl önceki bir yazımda; içme sularının sorumsuzca kullanıldığını, apartman temizliği ile çarşı ve pazardaki iş yerlerine ait mekânların, önlerinin yıkandığını duyurmuştum. Önemli olan çöplerin süpürülerek değil, suyun tazyiki ile komşu apartman veya işyerinin sınırına kadar süren ötelenmesine değinmiş ve bununda fevkalâde içme suyu israfına neden olduğunu belirtmiştim.

 Bu israf hala devam etmektedir! Apartman yöneticileri ile mekân sahipleri duruma müdahale etmek ve tedbir almak yerine, karşıdan bakmaktadır! Çünkü su şimdilik akaryakıttan ucuzdur! Ayrıca zaman zaman ulusal basında çıkan haber ve yorumlarda, geleceğin savaşları: "Su için yapılacak" denir! Bu durum pek dikkate alınmaz ve umursanmaz(Çünkü Yumurta henüz kapıya gelmemiştir! Bu arada ilimizin ne yazık ki şiddetli, hem de, çok şiddetli ve hatta ürkütücü bir kuraklıkla karşı karşıya kaldığı resmen açıklanmıştır. Sanıyorum, artık yumurta kapıdadır!)

 Su canlılar için; hayat demek, yaşam demek, yaşamın sürekliliği demek. Susadığımızda, suyu nasıl kana kana içtiğimiz de bunun bariz örneğidir! Hele Yaz günleri. Ama her şeyde mutlaka bir son oluyor. İçimden: "Tanrı, damlasının yokluğunu çektirmesin" demek geliyor ve bunu sessizce telaffuz ediyorum.

 TRT'de bir belgesel yayımlanıyor, adı: "Su savaşları". Afrika insanının suya özlemini o görüntülerde izliyor musunuz, bilmiyorum? Artezyenle çıkarılan ve fışkıran suyu gördüklerinde, o insanlar sevinçlerini çılgınca oynayıp, zıplayıp dans ederek gösteriyor. Asıl sorun Orta Doğu! "Vaat edilen mümbit topraklar ve su!"

 Belediye "Geleceğimizdeki en önemli konu/su" Başlıklı bir broşür dağıtmış. Broşürde: Meteoroloji Genel Müdürlüğü ilimizin, maalesef olağanüstü, çok şiddetli kuraklığa maruz kaldığının gözlendiğini açıklıyor! Ve tasarruftan söz ediyor!(Tamam anladık demeyin! Lütfen bir iki kez daha okuyun! Ufukta susuzluk ve kuraklık görünmüştür!)

 Belediye olarak üzerinize düşeni, özellikle aciliyet kesbeden durumu ve düzenlemelerinizi hemen başlatınız. El yıkarken, diş fırçalarken, duş alırken sorumsuzca akıtılan suyun bir maliyeti olduğunun öğrenilmesini sağlayıcı tedbirleri alın ki! Bu adım, tasarrufun ilki olsun. Zaten bunu yapmak zorundasınız.

 Yurttaş, elinde hortumu ile işyerinin önünü hem yıkayıp hem de, sokağı serinletmek için içme suyunu gürül gürül akıtıyor ve siz bu duruma karşıdan bakıyorsunuz(!) Böyle bakarsanız tasarrufu çok bekler, musluklardan "Tısss" sesi yayınlarsınız!

 Biz uyarılara kulak asmayan bir milletiz! "Suyu tasarruflu kullan!" Dediniz mi: "Parasını veriyorum, istediğim gibi kullanırım karışamazsınız!" Der! Kullan hemşerim kullan. Vahşi ve şiddetli kuraklıktan söz ediliyor. Uykulardan uyan artık! Konu suyun parası değil, kendisi!!!

 Maalesef yurttaş su tüketimini para ile hesaplıyor. Suyun tonuna biçeceğiniz fiyat, yaz günleri su kesintisi yapmanızı önlemesi gerekir!(Çok ciddi cesaret isteyen bir karar! Önünüzde de, seçim var. Yukarı tükürseniz bıyık, aşağı tükürseniz sakal! Ama başka çareniz yok!) Çünkü bu çok tehlikeli kuraklık karşısında suların zorunlu olarak kesilmesinin dışında önlem yok. Ey Millet! Tasarruf ilkelerine sonuna kadar riayet etmelisiniz. Bağ/bahçe ile ilgili sulama sisteminizi değiştirmelisiniz! İçilecek su ile sebze yetiştirmek, insanı susuz bırakmak demek!

 Millet olarak, sorunların çözümünü uyarı veya broşürle asla ve kat'a gerçekleştiremeyiz. Çünkü toplum, sorunu kendi meşrebine göre çözmek ister: "Adam sende.", "Bana ne!" "Korkma bir şey olmaz!" Diye geçiştirmek aklının erdiğidir. Kurallarla yaşamak milletimize terstir. Kurallarla yaşamak; devlet memuru ve emeklisi, kamu işçisi ve emeklisi, kurumsallaşmış sanayi işçi ve emeklisine özgüdür.

 Şehirdeki evlerin bazısı, insani duygularından ötürü: "Gelen geçen susarsa içsin" diye evinin ön cephesindeki bir yere çeşme taktırırdı. O zamanlarda da, bugün olduğu gibi, şehri baştan aşağıya gezer dolaşırdım. Bazı yerlerde gördüğüm manzara beni sinirlenmemin ötesinde hayrete düşürürdü. Çünkü yerli halk yaylaya göçerken o musluğu kapatmazdı. Ama bazı; sorumsuz, adamsendeci, bana neci yurttaş da, suyu içer, musluğu açık bırakırdı. İşte! Yurttaşını iyi eğitemeyenler, su içtiği musluğun kapatılmasını, trafik kurallarına uyulmasını, COVIT-19 la ilgili; maske, temizlik ve mesafeyi dikkate almanın önemini düşünmekten aciz vatandaşların yetişmesine, neden olur!

Her zaman olduğu gibi, kurallara saygı göstererek yaşayan yurttaş, su tasarrufu konusunda da, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. Ya diğerleri?
Herhalde yine bildiğini!

YAZARIN DİĞER YAZILARI