YAPILANLAR UNUTULMAZ ARŞİVLENİR

YAPILANLAR UNUTULMAZ ARŞİVLENİR

 

Bir an düşününüz, o gün İstiklal caddesindesiniz ve güzel hayaller kurarak geziyorsunuz. Yanınızda; ailenizden, yakınlarınızdan veya arkadaşlarınızdan herhangi bir kimse yok. Almış başınızı, yapayalnız dolaşıyorsunuz. Cadde, yine insanla dolu her zaman olduğu gibi, kalabalık. Ama kısa süre sonra, dehşetli bir patlama sesi ile irkiliyor, fakat ne olduğunu anlamıyorsunuz. Biraz ileride; yani patlamanın olduğu yerde çığlıklar, bağrışmalar, nereye gideceğini bilmeden korku saikıyla kaçışanlar, polis düdükleri. Caddenin o noktası ve çevresi adeta ana baba günü, hiç kimsenin aklı başında değil, sanki. O an telaş içindeki yurttaş, dehşetli patlamanın getirdiği korkunun heyecanı içinde. Oysa kahrolası saldırı; suçu günahı olmayan ve hiçbir şeyden bihaber altı masum yurttaşı, bir hiç uğruna ebediyete alıp götürüyor! Yetmiyor yanı sıra 81 yurttaşta yaralanıyor.  

Hayat bazı bahtsızlar için, bazı yerde illaki kötü sürpriz hazırlıyor, bundan vazgeçmiyor. Şu makûs talihe bakınız, kahrolası rastlantı yaşamı bir an'da nasılda sonlandırıyor! (Hani bahtsız Bedevi çölde Kutup ayısına rastlarmış ya! Onun gibi.)

Olayın araştırılması derinleştikçe ve detaylara inildikçe, her şeyin gün ışığına çıkacağı kesin. Gerçi müsebbipleri üç aşağı beş yukarı, belirlendi.  Bu arada ne tuhaf, ne ilginç bir rastlantıdır ki, Bombayı koyan, kadının sırtındaki tişörtün göğsünde:"NEW YORK" yazılıydı, bu görselin, benim gibi pek çok kişiyi tebessüm ettirdiğine inanıyorum. Sanki özellikle giydirilmiş gibi düşündüm, sanki olaya bir anlam kazandırılmak isteniyormuşcasına!

Sayın İçişleri Bakanı, patlamanın vahametine istinaden, diplomatik teamüllere uygun olmayan biçimde an itibarı ile reaksiyon göstermiş, adı belli ülke büyükelçisinin taziye dileklerini reddetmiştir. Pek tabii, yurttaş olarak "Tepki normaldir, olabilir" diyende var, "Şimdi bu olacak iş mi, sırası mı?" diyende.

ABD'yi özellikle 1960'lı yıllardan itibaren, genç yurttaş olarak iyice tanımaya başladık. Hatta "ABD'yi nasıl bilirsiniz?" Diye sorsalar müttefik olarak bizi pek sever(!) defalarca anamızı öpmüş, bir muhribimizin(Muavenet) güvertesini (Yanılmıyorsam) sabaha doğru füze ile vurmuş beş ölümlü olay için "Pardon" yanlışlık oldu demiştir!  Öte taraftan çatışmaya girip, daha büyük siyasi ve askeri gerginliklere neden olmamak ve kurulan tuzağa düşmemek için "Direnin" talimatı verilmemiş, bu nedenle askerlerimiz tetik düşürmemiştir. Bu arada giderken güzergâh görülmesin diye, başlarına çuval geçirilmiştir.

Suriye'nin Kuzeyine tır'lar dolusu silah yığılmış, bunları getirip yığan emperyalist güç: "Bu silahlarla gelecekte, oradaki genç çocuklarla askercilik oynayacağız, oynarken, gerçek gibi olsun diye, senaryo gereği bir maket devlet kuracağız" demese de, niyet ayan beyan okunmaktadır!

Aynı emperyalist gücün Dedeağaca yığınak yapmayı, ötesinde üs'ler kurmayı sürdürmekte oluşunun, nedeni: Yayılmacılık esasıdır ve bu ana amaçtır. Emperyalizm, ülkeleri ve insanlarını sevmek gibi bir duygusal yaklaşım yanlışlığı, yapmaz. Ama sevgi sözcüklerini telaffuz etmekten de, gerekirse kaçınmaz. Tek hedefi yüz yıllık planlarla çıkarlarını projelendirmek ve zamanı geldiğinde uygulamaktır! Çıkarlarını bir yana öteleyip, müttefiki olarak bizi çok seven ABD'nin, ülkemiz için yüzyıldır hazırladığı, "Bölünmüş parçalanmış Türkiye" haritalarını Nato toplantılarında, panolara asıldığını, ulusal basın aracılığı ile görünce, arkamızdan çevirdiği dönerleri nasıl yemeğe hazırlandığını anlıyoruz. Fütursuzca hazırlanmış haritalar(!) Beynimizde şimşekler çaktırınca, hafızamıza nakış gibi işleniyordu. O nedenle müttefikimiz ABD sana nedense bayılıyoruz(!)

YAZARIN DİĞER YAZILARI