YENİ YILINIZIN; SAĞLIK, SEVİNÇ VE MUTLULUKLA GEÇMESİNİ DİLİYORUM.
Rüyalar çoğu zaman, insanı hayrete düşürüp görüntü ve konuşmaları ile şaşkına çevirir. Sabah uyanınca, yatağın kenarında bir iki dakika oturduktan sonra kendinize gelince, mırıldandığınız ilk cümle: "Allah hayır'a çıkarsın!" cümlesidir. Bu dileğiniz, gördüğünüz rüya için söylenmiştir. Evli iseniz ve ideal bir eşseniz, hanımınızı uyandırmadan, sabah mahmurluğunu üzerinizden atmak için kalkar; yaşlı iseniz tansiyonunuza dikkat ederek, genç bir yurttaşsanız zıpkın gibi doğrulup öz temizliğinizi yapar, daha sonra mutfağa girip çaydanlığı ocağa koyarsınız. Bu arada(Demek ki uyandırmışsınız) eşiniz gelip, günaydın dedikten sonra kahvaltıyı hazırlamaya koyulur. Sizde oturma odasına gider TV'yi açar, sabahın ilk haberlerini almaya başlarsınız. Kısa süre sonra eşiniz, kahvaltının hazır olduğunu duyurur. Tasarruf etmeyi bilirseniz TV'yi ve eğer yanıyorsa ışığı da kapatırsınız. Tasarruf ilkelerine saygı duymuyorsanız, diğer dikkatsizliklerinizle aile bütçenizde açık oluşturur, sıkıntı çekmenin, yüksek fatura/faturalar ödemenin, adımlarını atmış olursunuz.
İlk lokmayı ağzınıza aldığınızda, eşiniz dikkatinden kaçmayan tavrınız için: "Hayırdır! Ne bu düşünceli hâl, uyuyamadın mı?" Diye soru yöneltince, cevabınız: "Yo-yo uyudum, uyudum da!" deyip cevabını, lokmanızı yuttuktan sonraya bırakınca, eşiniz merakla: "Eee sonra!" diye sorar ve siz: "Allah hayır'a çıkarsın, bir rüya gördüm, bir tuhaf oldum ve uyandım." Diye cevaplarsınız.
Eşinizde dileğinize katılarak: "İnşallah hayırlara vesile olur. Nasıl rüya hayır mı, şer mi?" diyerek, hem kahvaltı etmeyi sürdürür, hem de anlatacaklarınızı dinlemek için yüzünüze baktığında anlatmaya başlarsınız:
"Hayır, hayır. Rüyamda, bilmediğim bir yerdeyim. Nasıl oluyor, anlamıyorum. Yani bilmediğim bir sokaktayım, zaman bir Kış günü. Sabah uyandığımda, rüyamdaki o yeri hatırlamaya çalışıyorum. Daha önce buraları görmüş müydüm acaba, gördüğüm yerlerden bir yer mi? Diye, mırıldanarak soruyu kendime soruyorum ve sesli olarak düşünüyorum, yanıtlıyorum: Hayır! Zaman akşama yaklaşıyor. Hava yağmurlu, ancak çisenti türünde bir yağmur yağıyor. Üzerimde gri renk bir pardösü, başımda siyah fötr(Kuzu ve Deve yünü, Kunduz kılı gibi keçeden yapılan) şapka var ve an itibariyle bulunduğum yeri hiç görmediğim kesinlik kazanıyor. Ancak oraya, o sokağa nasıl geldim ve önemli olan neden oradayım, o sokakta ne işim var, bilmiyorum! Benden başka kimsenin olmadığı sokakta yapayalnızım(Birazda ürküyorum) ve hızlı şekilde yürüyorum ki bir an önce eve varayım. O arada, birden arkamdan bir kadın sesi duyuyorum, ama biraz ürkütüyor! Dönüp bakmadan, o da kim acaba diye çeşitli düşünceler içine giriyorum. "Beyefendi!" diye sesleniyor, duymamış gibi davranıyorum, tekrar "Beyefendi!" diye seslenince, dönüp bakıyorum. Tanımadığım, rüyalarıma bile girmeyen genç bir kadın, onunda şemsiyesi yok. Durup soruyorum, "Pardon! Bana mı seslendiniz?" Deyince, kadın: "Ayol sokakta sizden ve benden başka kimse mi var? Evet! Size seslendim." derken, elinde iki beyaz kâğıt'ı bana doğru uzatmış(Şu elimdekileri alın) gibi, telaşlı bir şekilde yaklaşıyor. O arada: "Zarfları düşürdünüz" diyor. Yanıma geldiğinde, "Beyefendi biraz önce bu zarfları düşürdünüz!" diyor ve zarfları uzatıyor. Alıyorum, ama elimde taşıdığım bir veya iki zarf olmadığı için: Hanımefendi, bu zarflar benim değil, elimde benim böyle zarf yoktu deyince.(Hemen almak istemiyorum, tedbirli davranmak zorundayım, çünkü bilmediğim bir sokaktayım, birden bir kadın sesi duyuyorum, kadın iki zarf uzatıyor ve biraz önce düşürdünüz diyor! Kafam allak bullak, kadın hala ısrar ediyor) "Ayol gözümle gördüm, elinizden düştü" diye yanıtlıyor. Şaşırıyorum ve hayret ediyorum! Neredeyse aklım duracak -Allahallah- diyerek çaresizce alıp "Hayırdır inşallah" demek zorunda kalıyorum. Teşekkür ediyorum ayrılıyoruz. Tekrar eve doğru yürüyüşümü hızlandırırken, kadın geri dönüyor. Arkama bakıyorum, kısa süreliğine duruyorum bir süre kadını izlerken o an'da uyanıyorum.
Hanım rüyayı heyecanla dinledikten sonra, birden: Elleri ile dizlerini birkaç kez vurmaya başlayınca, merak ediyorum: "Ne oldu yav?" deyince: "Ayol yarın yılbaşı, bilet almadın mı?" diye soruyor: "Hayır" diyorum. Telaşlı hali biraz daha hız kazanarak "Ayol ikramiyenin sana çıkacağı belli olmuş, rüyalarına girmiş anlamadın mı? Sen neden böyle safsın? Hay Allah'ım, hay Allah'ım." diye telaşla: "Hadi kahvaltını bitir, git hemen bilet al. Hem öyle bir tanede değil birkaç tane al" Diyerek eşini kahvaltıdan kaldırıyor. "Bu arada, rüyayı anlatıyorum derken doğru dürüst kahvaltı edemiyorum yediklerim ağzıma mı girdi, burnuma mı girdi bilmiyorum" Deyip masadan kalkıyorum.
Yeni yılınızı, en içten duygularla kutluyor; sağlık, sevinç ve mutlulukla geçmesini diliyorum.