YERE ATILAN VE ÜZERİNDE DANS EDİLEN(OYNANAN) BANKNOT!
BELEDİYE başkanlarının billboard metinlerini kim yazıyor, bilmiyorum. Geçen Kurban bayramı ile ilgili, Sayın Bahattin başkanın kutlamasını okuyan orta yaş grubundan bir hemşerime rastladım. Çevre köylerden gelip şehre yerleşmiş. Görünce, yanına dikildim ve bende okumaya başladım. Kutlamayı biraz sesli okuyordum, durumdan rahatsız olduğunu hissettim. Başkanın kutlama metni: "Bayramlar paylaştıkça güzel." diye başlıyor ve devam ediyordu. Muğla ağzı ile önce: "Arkıdeş sen nerelisin?" diye sordum. O da, yerel ağızla: "Boralıyın." Dedi. Soruyu sürdürdüm. "Hemşerim" Dedim, "Başganımız deyor ki, bayram deyoru, payleşdikce güzeedi deyoru. Annadım da, neyi payleşcez unu bilimedim!" deyince, o da: "Bende bilimecen!" Dedi. Yeniden sordum: "Sen bundan bişee annımadın mı? Ne demeyi getiriyoru acaba?" Diye tekrar sordum. Biraz düşündü, kutlamayı bir daha okudu, döndü eliyle metni göstererek: "Bunda annımecek bişee yok. Gurban kesen, kesmiyene veesin, deyoru." diye yanıtlayınca, bende: "Tamam, hindi annadım işde!" Deyip düşüncesini destekliyormuşum gibi: "Haggedden doğru" Diyerek konuşmayı kısalttım: "Sen ne kesiyon bu bayram?" Diye sordum. Yanıtı: "Hayvan alcek parı nerde?" diye olumsuz yanıt verdi, akabinde: "Sen ne kesiyon?" Diye bana sordu: "Arkıdeş, ben her sene Erkeç keserdim, bu sene Deve kesesim vaa!" dedim. Kaşlarını çattı, "Nasıl yani?" der gibi baktı; anlayamadı, inanamadı, dudağını büktü. Vedalaşıp ayrılacağımız sırada: "Esahdan deve mi kesiyon?" Diye yeniden sordu, "Yo yo, aslı yok. Masus dedim" diye yanıtladım.
ŞİMDİ bir başka konuya geçeceğim. Her bayramda "Allah'ın emri" gibi gerçekleşen, kurbanlık hayvanı kaçırıp ardından polis, zabıta, resmi ve sivil araçlarla yapılan operasyondan söz edeceğim.
TV KURBAN haberlerini izlerken bir an ekranda; koşuşturanları, üzerlerine gelen boğadan kaçışanları ve bu arada "Var mı lan bana yan bakan? Erkekseniz teker teker gelin" der gibi burnundan soluyan boğayı görürüz. Bir süre sonra hayvanın etrafı, satın alan sahiplerinin dâhiyane becerileri ile gittikçe daraltılan çember ekrana yansır. Ama bir an'da vaziyeti çakan boğanın tekrar kaçışı ile sonuçlanır(!) Sahiplerinin: "Tüh Allah kahretsin!" deyip arkasından, canhıraş bağır çığır koşuşturanları seyrederiz! Ama koşturanların hepsinin de, genç olmasına rağmen sigara içmesi nedeniyle, soluk soluğa kalmaları, hayvanın lehine işleyen avantaj olduğundan, boğa bu hamleden de kurtulur. Bir ara koşturmaktan yorulan boğaya, Amerikalı kovboylar gibi başka bir ekibin kement atma denemesi; ekrana şaka gibi, oyun gibi, komedi filmi gibi yansır(!)
ŞU hayvanı nasıl oluyor da, kaçırıyorsunuz? Anlaşılmaz bir durum. Önce yanlışlarınızı ve tedbirlerinizi gözden geçirseniz! Baktınız yine olmuyor, bilen birine danışsanız, yine olmuyorsa o zaman "Tutmacı" oynasanız! Yıllardır her bayramda, mutlaka 8-10 hayvan kaçar, ama çaresi bir türlü bulunmaz. Öte yandan "Ben de keserim" Deyip, kasaplığa soyunan ve sonunda elini ayağını kesenler şaşkınlık yaratır, bu sene rekor kırıldı. Her işi neden kendimize benzetiriz, bilmem.
BURADAN da, düğün salonuna/alanına gidip misafir olalım. Efendim, tören devam ederken yurttaş oturduğu yerden kalkıp, pist'in ortasına; elinde zarfı ile oy kullanmaya giden seçmen gibi, gelinle damadın veya oynayan davetlinin yanına yaklaşarak, başı üzerinde bir daire çizip, parayı yere attırıveriyor. Şu tuhaf davranışa bakınız?
DEĞERLİ ve aziz hemşerim! Yere atılan, ulusal banknotumuzdur ve üzerinde Atatürk resmi taşımaktadır. Bu nasıl bir gaflettir ki, banknotu yere atıp üstünde Kerimoğlu zeybeği oynanır? Bir diğer gaflet: Kerimoğlu; eline silah almış, cinayet işleyen, kız kaçıran, dağlarda gezen, jandarmadan kaçan saklanan, niteliksiz herhangi bir kişidir. Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, (Mangal yürekli Muğlalı Altı Mehmetler) ve diğer halk kahramanları gibi hiçbir sıfat taşımamaktadır. Milli düşünceyi savunmuş ve bu duygularla hareket etmiş halk önderi de, değildir. Kısa yaşamını; zorbalık, silah, cinayet, kız kaçırma, gasp ve jandarma oluşturmuştur. Böyle bir kişiyi kahraman tahtına oturtup, türküsü önünde oynamak toplumsal şaşkınlığın ta kendisidir. Bu nedenle; bölgesel ve yerel halk kahramanlarımızın, halk önderlerinin ruhları huzur bulmamaktadır. Zaten yerel türkülerimizin birkaçı dışında, diğerlerinin ana teması kadın ve cinayettir.
SAYIN hemşerim! Bırak artık, oyun için piste çıkan yakının veya tanıdığın için; anlamsız, amaçsız, tuhaf para atmayı. Atatürk'ün resmini taşıyan banknot düşünmeden ayakaltına atılıyor, üzerinde de dans ediliyor!(Dans oyun anlamında kullanılmıştır) "İllâ ki, para vereceğim, namım yürüsün" diyorsan, banknotu yere atma git, düğünü yapan çalgı grubuna ver. Müzisyen de, seni davetlilere tanıtsın! Örneğin: "Mehmet Akıllı(!) pistte oynayan yeğeni için 50. Banknot vermiştir" Dediğinde herkes seni alkışlar ve böylece namın yürür, düğündeki konuklarda para verdiğini görür ve gururla yerine oturursun.