YETMEZ Mİ BE İNSAFSIZ, SENDEN ÇEKTİĞİM?
"Okumakta olduğunuz makale; Virüs koruma maskesinin Kış mevsimindeki önemi ve takılmasındaki gerekliliği için kaleme alınmıştı. Çin'de ortaya çıkan koronavirüs henüz ajanslara düşmediğinden, olaydan bihaber, yazı yayım sırasını bekliyordu. Öncelik: "Asker Uğurlaması/Atatürk Kartpostalı/İlik Kanseri"nde idi. Ancak ilgili haber öğrenildiğinde, kural bozulmamış yazı öne alınmamıştı.
Grip, mevsimin özel ve önemli bir sağlık sorunudur. Kış gelirken o da, kapıda bekler ve usulce bedene girer ki, durumunuzu; ateşiniz yükseldikten, öksürmeye ve titremeye başladıktan sonra fark edersiniz. Bu arada soğuk algınlığının da,(Nezle) özlemi çekilmez. Çünkü hep vardır; Bahar nezlesi, Yaz nezlesi, Saman nezlesi gibi. Burun akıntısından, hapşırmaktan, gözlerinizin yaşarmasından ve burnunuzu çekiştirip durmaktan bizar olursunuz. Nezle olduğum zaman, aklıma sizinde bildiğiniz anonim bir türkümüz gelir. Bu türkünün birinci kıtasında:
"Her sabah her seher, gelir geçersin,
Kanımı kadehe koyar içersin,
Ne beni alır, ne de geçersin,
Yetmez mi be insafsız senden çektiğim." Der. Türküyü, hapşırmaktan ve akabinde burnumu silmekten bıktığım zamanlar, sinirli şekilde mırıldanırım.(Çünkü öyle çok hapşırırım ki, sayısı mübalâğasız 7-10 olur.) Ama ikinci kıta sözlerin bazılarını değiştirip durumuma uyan biçimiyle söylerim.
"Ben bu burnu sile sile yoruldum,
Kâğıt mendillere kul oldum,
Evvel genç idim, şimdi dede oldum,
Yetmez mi be insafsız senden çektiğim?" Diye bitiririm.
Kış insanlar için sıkıntılı bir mevsimdir, ama Kar, Yağmur ve soğuk gezegen için denge unsurudur. Bu mevsimin sağlık açısından öncelikli sorunu griptir. Antibiyotik'in hiçbir işe yaramadığı; açıklansa da, tehlikesi bilinse de, yurttaş bundan vazgeçmez(!) Grip ise salgın halinde, Dünya nüfusundan(7-8Milyar) 50-60Milyonunu yataklara düşürür. Çoğunluğu çocuk ve yaşlı on binlerce insanı öldürür.
Bir yıl önce videoda, Japon hükümetinin kirli hava ile ilgili tedbirini hayranlıkla seyrettim. Görüntüde büyük bir cadde ve bu caddedeki görevliler, gelip geçen herkese maske dağıtıyor ve halk bunu yadırgamadan takıyordu! Yakınlarda yaptığım yolculuk sırasında, bu video aklıma geldiğinde, eşimle birlikte şehirlerarası yolcu otobüsünün birinde seyir halinde idik. Eşim ve ben korunma amacı ile yanımıza her zaman maske alırız, özellikle Kışın. Bu tedbir Yaz'ın bazı durumlarda da, devam eder. Toplu taşım araçlarına biner binmez takarız.(Otomobille seyahat ediyor olsak dahi, gerekli hallerde bu tedbiri ihmal etmeyiz.)
Yolcusu olduğumuz otobüs salonu doluydu ve hapşırıksız öksürüksüz beş dakika geçmiyordu. Salonda 2-3 kişinin sürekli, (Elini ile ağzına kapatmadan veya dirsek kıvrımının içine aksırmadığından) bir saat içinde diğer yolculardan da, koroya katılan oldu. Salondaki birkaç kişi dışında herkes hapşırıp öksürüyordu. Eşim ve ben maske sayesinde korunuyorduk.
Maskenin ortaya çıkardığı bu gerçek gösteriyor ki; Ülkemizde, kapalı alan ve toplu taşıma araçlarında maske tedbiri ile virüsten korunma sağlanabileceği ve böylece bulaşmanın bir nebze önlenebileceği ortadadır. O zaman durumun, Sağlık Bakanlığınca incelenmesi ve değerlendirilmesinin, yerinde bir karar olacağını düşünüyorum.
Bakanlık; niteliği ne olursa olsun, insan taşıyan araçlarda, Kışın maske dağıtılmasını ve kullanılmasını sağlamalıdır. Örneğin: Otobüslerde kemer takma zorunluluğu gibi, maske takma zorunluluğu da getirilmelidir ki, uygulama sonucundan olumlu sonuç alınsın. Sadece araçlarda değil, tüm yiyecek ve içecek ile teması olan geniş yelpazedeki herkesin eldiven ve maske kullanması zorunlu kural haline getirilmelidir. Çünkü yiyecekler ve mutfak çok önem arz etmektedir. (Çünkü insan pek çok sorunla karşı karşıyadır. Hormonlar, vitaminler,tarım ilaçları ve kimyasal gübreler. Öte taraftan; Kirlilik, Bakteri ve Virüsler, antibiyotik ve aşılar, çeşitli ilaçlar.)
Sağlık amacı ile verilecek bu tür basit kararlardan, önemli sonuçlar alınacağını varsayıyorum ve atılacak adımla tam isabet kaydedileceğine inanıyorum. Çünkü bu tedbirlerle sağlık bir nebze korunurken, Bakanlık bütçesinde tedavi tasarrufu gerçekleşecektir ve hastanelerdeki yığılmanın önü belli ölçüde kesilebilecektir. Bu önlemler uygun bulunur, dikkate alınır ve üzerinde çalışılırsa, karşımıza: "Bu basit tedbire daha önce neden gidilmedi?" pişmanlığının çıkabileceğini de, düşünüyorum.
Özellikle okullarda, çocuklara trafik kuralları öğretildiği gibi, virüsle bulaşan mevsimsel hastalıklardan ve kirli havadan korunmanın, maske ile bir nebze mümkün olabileceği de öğretilmelidir. Maske takma zorunluluğunun küçük yaşta alıştırılması ve bu alışkanlığın kural haline getirilmesi uygun bulunursa, değerlendirilmelidir. Bu uygulama, gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesi için olumlu sonuçlanabilir. Tedbir ve adım küçük, ancak yararının mükemmel olabileceği bir ihtimal diye okunmalıdır.