Bugünkü yazım, halk pazarlarındaki fiyatların oluşumunda, bazı şahısların etkili olup olmadığı görüşümü, rastlantılar sonucu tespit ettiğim iki farklı olayla, sunuyorum. Ancak, söz konusu şahısların pazarı tam anlamı ile kontrol edip edemediği konusunda bir kanaat oluşturamadım. Bunu, siz Sayın okuyucuların yorumuna bırakıyorum.
Yıllardır, şehrimizde kurulan pazara, o gün çok erken vakitte çıkmıştım. Yıl: 1970 Mevsim Yaz, saat sabahın 07.00 si. Pazarda henüz tüketici yok, benim gibi üç beş kişi, tezgâhların alışverişe başlamasını bekliyor. Satıcılar çadırlarını kurmakta veya satacakları ürünleri önlerindeki tezgâha koymakla meşguller.
O arada tesadüfen, bir şahıs pazarcıların her birine ayrı ayrı 2-3 saniye uğrayıp bir şeyler söylediğini, bu yöntemle tüm pazar esnafının tamamını, süratle ve kısa sürede dolaştığını gördüm. Durumu ilginç bulduğum için, kimseye fark ettirmeden, bu iletişim tarzının tamamını sonuna kadar karşıdan izledim.
Konuşmanın içeriğini öğrenmem için, pazar esnafından gözüme kestirdiğim birine yaklaştım ve sordum: "O şahıs size ne söylüyordu?" dedim. Pazarcı: "O mu?" dedi, "Evet" dedim. Fakat sorum yanıtlanmak istenmiyor gibiydi. Çünkü pazarcı tezgâha satacaklarını koyuyor, beni başından savmak istiyor gibi davranış sergiliyordu. Bunu hissettirince merakım, daha da arttı! Öğrenmek için, ondan bir şeyler satın alabileceğimi göstermek adına ürünlerin fiyatını sordum, onu hemen yanıtladı. "Neyse, biraz dolaşayım" deyince, "Gel sabahleyin siftah yapalım" teklifi, alışveriş yapmaya hazır olduğunu belli ediyordu. Bu arada soruyu yineledim.
Yine cevap vermeye yanaşmadı(Her halde söylenenin gizli tutulması tembih edilmişti ki, dediğini söyleyeyim de, siftah edeyim demeyi düşünmüyor gibiydi) Bende "Kusura bakma, o kişinin size ne dediğini söylemezsen, bende alışveriş yapmam!" Dedim.
Sonunda: "Yahu, o adam neyin kaça satılacağını bildirir ve bizlerde söylediği fiyatın altında satmayız. Herkes, önündeki mal ot olsa bile, onun dediği fiyata satar" Deyince şaşırdım. "Yav, kim bu adam?" Diye yeni bir soru yöneltince: "Bak! Kim bu adam, diye sormayı bırak. İşte ondan söylemek istemedim. Kimdi, kimin nesiydi, kimin fesiydi, neciydi dedin mi işin tadı kaçar. Bu adama pazar ağası denir, fiyatları o ayarlar! Bırak artık onu. Sen ne alacaksan söyle?" Dediğinde: "Ver bakalım, şundan bir kilo, öbüründen yarım kilo, şundan da, yarım kilo." Diye bir şeyler alıp oradan ayrıldım.
O günkü olayı, elli yıl geçmiş ve çoktaan unutmuştum. Bu Yaz, yine bir pazar günü, dolaşırken, tanımadığım, 35-40 yaşlarında, şehirdaşımız olmayan biri, yanında birkaç kişiyle, önünde patates ile kuru soğan satan, yine tanımadığım ve yine şehirdaşımız olmayan pazarcıyı tehdit ederek: "Hemen, tezgâhı kapat! Ve bu memleketi terk et, yoksa dağıtırım, ağzını burnunu da, kırarım!" dedi, olay hemen önümde cereyan ediyordu. Tehdit eden şahıs ile yanaşmaları, esnafa gözdağı verip hemen geri dönüp gittiler.
Ve genç pazarcı, arkalarından baka kaldı: "Kim bunlar yav? Seni niye tehdit ettiler?" diye sorduğumda, o sinirli haliyle, hala şahsın arkasından bakıyordu: "Hiç ağabey, bu herif pazarın ağası!(Der demez, birden kafamda şimşekler çaktı. Yıllar önceki pazar esnafını, ürünlerin satış fiyatlarını dikte eden, o tanımadığım şahsın, esnafı etkilemesini anımsadım) Patates ve soğanı ucuz satıyorum diye, tezgâhı kapattırıyor" Deyince, "Git şikâyet et!" Dedim! Yüzüme baktı acı tebessümü ile başını yana bükerek: "Yav sen ne diyorsun ağabey?" Deyip tezgâhı toplamaya başladı. Yanında, eşi vardı gıkı çıkmıyordu. Pazarcı anlatmayı sürdürüyordu.
"Ben ayda dört pazar dolaşırım, her pazarın ağası vardır, ağa mala ne fiyat biçerse, o pazarın tamamında o mal aynı fiyata satılır, kimse bunun dışına çıkmaz! Aslında bunlar olmasa, pazarcı malını bir an önce satıp bitirmek ister, ucuzdu pahalıydı demez, satar gider. Bugün köyde işim vardı, malı bitirip gitmek istedim. Ama istediğin gibi satamıyorsun. Adamları var, takip edip mani oluyorlar!" dedi. "Biliyorum, biliyorum." dedim ve devam ettim. "Yıllar öncesinden, pazar fiyatlarına kimin ayar verdiğini görmüştüm. Ama tehdit edenini görmemiştim, şimdi onu da gördüm" deyince, pazarcı beni, aynı işi yaptığımı düşünerek, yerel ağızla: "Senin zamanında, bööle etmezlerdin deme?" diye sorunca: "Yo,yo etmezlerdi" deyip yanından ayrıldım.