Müttefikimiz, 70 küsur yıllık dostumuz ABD, Dedeağaç'a devasa silah yığınağı yaptı ve daha çoğunu yığmak için inşaata başladı. 40 Km. yakınımıza sokulan müttefikimiz, nedense bizden uzak kalmamak mı istiyor, yoksa bir başka planın hazırlıklarını mı yapıyor diye, bir düşünce oluşuyor insanın zihninde! O zamanda aklımızda ister istemez şöyle bir düşünce gelişiyor: "Amerika! Gezegenin her yerindeki; yer altı, yer üstü, dağ, taş ve denizaltı zenginliklerine erişiyor. Bu erişim ABD ekonomisinin zenginliği ve halkının refahı için. Bu nedenle tüm imkânlarını kullanıyor. Ancak gezegendeki pek çok ülke, böyle bir refahtan yoksun.
Merakımızı mucip olan bir konuya değinmek istiyorum. Dibimize çöküp bunca silah yığınağı yapılmasını, anlamakta güçlük çekiyoruz! Bu tür oldubittilerden, ulus olarak rahatsız olduğumuzun farkına varıldığını da, biliyoruz. Bu arada: "Acaba yığınak niçin gerçekleştiriliyor diye merakımız her geçen gün artıyor! Fakat bu merakımızı yine kendimiz cevaplıyoruz. Galiba yine, yeni ekonomik bir projenin arkasındaki silah gücü diye düşünüyoruz!
ABD'yi ebedi dostumuz müttefikimiz diye değerlendiririz, ama genel kabul gören ve değişmeyen kuralın: "Ülkeler arasında, ebedi dostluk yoktur, çıkarlar vardır!" denilmesini de yadırgamıyoruz. ABD ile aramızda uzun yıllara dayalı; siyasi, askeri, ekonomik ilişki var. Bu bir an'da silinmiyor tabii ki. Bu nedenle, ebedi dostumuz ve müttefikimiz diyoruz. Ulus olarak fedakârlık yapmak genlerimizde var, "Rabbena hep bana" demiyor, çıkarları paylaşmak için, sahip olmayı düşünüyoruz!
Ancak çıkarların bazen suiistimal edildiğini görüyoruz. Çünkü öyle bir durum her zaman gerçekleşebiliyor. ABD F-35'lerin ve o uçak için ürettiğimiz parça bedellerinin üzerine oturduğunu ve halen kalkmadığını, tüm Dünya biliyor. Ama bir bakıyorsunuz, bir başka konuda ortak çıkarlar belirlenip kullanıma açılıveriyor. Belki Doğu Akdeniz kaynaklarını birlikte çıkarır pazarlarız, beraberinde F/35'leride vermelerine razı ederiz. Ürettiğimiz F/35 parça paraları için ABD'den: "Kusura bakmayın! İşten güçten, oraya buraya silah yığınağı yapmaktan, gittiğimiz yere demokrasi götürüyoruz ve yeni uydu devlet kuruyoruz, demekten paralarını vermeyi unutmuşuz şu parça paralarını da takdim edelim, buyurun!" derlerse "Çıkar" sözcüğünde bir keramet olduğunu göreceğiz.
Ama öte taraftan, ABD'nin ülkemize ve ulusumuza attığı kazıkları ve ordumuza karşı yaptığı; haksız, yersiz yakışıksız davranışları ve onurumuzu rencide edici yanlışlarını unutmamız mümkün değildir! O kayıtlar, hem devlet arşivlerinde, hem vicdanımızda ve hem hafızamızda kayıtlı, bunları ayrı tutuyoruz. Yıllar yılı ABD ile dans ettik, etmeyi de halen sürdürüyoruz. Dans sırasında, ayağımız basıldıkça bazı amaçları ve detayları fark ediyoruz. Dost ve müttefikimizin, ülkemizle ilgili stratejilerini biliyoruz, varlığımızın; Nato ve Dünya barışı için gerekli güç olduğunun farkında olduklarını da, biliyoruz.
Ancak bu arada hâlâ altımızın oyulmaya çalışıldığını düşünüyoruz. Ama altımızı oymaya çalışanlar, vakit gelip kendi altlarına baktıklarında ve muhtemel bir sıkıntıda ne hale geleceklerini gördüklerinden, şimdilik kaydı ile vazgeçtiklerini algılıyoruz. (Çünkü Osmanlının 600 yıllık imparatorluğu, devamında Tüm Dünya uluslarının saygı ile andığı; Mümtaz insan, Yüce Başkomutan bani Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili, 100 yıllık ulus devlet görgüsü, bilgisi ve diplomasi kültürü tabii ki, hatırlanıyor!) Bu arada- Stratejinin anlamını soran bir okuyucu ve hatırlayamayanlar için- Genel manada: (Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için, tutulan yolların ve uygulanan yöntemlerin tümü. Askeri açıdan: Bir savaşta, hedefe ulaşmak için silahlı güçlerin; sevk ve idaresi, taktiksel yöntemleri, hedefe kısa sürede ve çok az zayiatla varmanın bilimsel sanatı, strateji diye tanımlanıyor)
Aslında ABD'nin niyeti belli. Hatta bunu sokaktaki yurttaşta tahmin ederek düşünmektedir. Çünkü yıllardır ABD ile birbirimizi tanıyoruz. Örneğin: Topraklarına konuşlandırdığı ve bundan sonra da, konuşlandırmayı sürdüreceği, ağır silahları, o ülke yöneticilerine: "Alın bu silahları komşularınızla, kovboyculuk oynayın!" Demeyecek, "Oyunun plânlarını birlikte hazırlayalım" diyeceğini dağdaki yurttaşımızın dahi bildiğinden eminiz. Dedeağaç ve Güney'imizdeki yığınaklar, silah fuarı için oraya gelmedi. Bölgenin kuşatılması, Akdeniz'deki varlıkları; ABD ve AB ekonomisine katıp, refahın, daha da arttırılıp, yaşam standartlarının kalitesinin yükseltilmek istendiğini tahmin etmek zor değil, projenin sevk ve idare edilmesinin tek amaç olduğu, açık seçik bilinip dillendiriliyor.
Oysa biz, bölgenin en büyük ve güçlü ülkesiyiz. Sahamızdaki parsellerden yararlanma hakkımızı kullanmamak, yararlanmaktan vareste tutulmak, Akdeniz'de kendine çıkar sağlamak isteyen uluslar, üzeri Manda kaymaklı baklavayı çıtırdatarak yerken, bizim sizi, karşıdan bakmamız asla kabul edilemez ve zaten böyle bir yanlış asla düşünülmez.